tuzla escort bayan avcılar escort bayan beykoz escort bayan arnavutköy escort bayan bağcılar escort bayan escort izmir online casino india real money bodrum escortlar ankara bayan escort casino siteleri
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort

EĞİTİMDE NEDEN İSTEDİĞİMİZ BAŞARIYA ERİŞEMİYORUZ

KELKİT (DHA) - Demirören Haber Ajansı | 14.12.2019 - 09:58, Güncelleme: 03.01.2023 - 04:30
 

EĞİTİMDE NEDEN İSTEDİĞİMİZ BAŞARIYA ERİŞEMİYORUZ

Hemen hemen her ülkede hükümet kabinesini kurulunca Devlet Başkanı veya Başbakan bakanlar kurulu açıkladıktan sonra, ilk söylemleri eğitim politikalarına dair olur.
Hemen hemen her ülkede hükümet kabinesini kurulunca Devlet Başkanı veya Başbakan bakanlar kurulu açıkladıktan sonra, ilk söylemleri eğitim politikalarına dair olur. Ki doğrusuda budur. Çünkü bilirler ki, eğitim bir milletin varlık, yokluk meselesidir. Hal böyle iken, neden eğitimde istediğimiz başarıyı elde edemiyoruz.  Kısmi olarak ikili öğretim yapılıyor olsa da, oldukça güzel ve donatılmış derslikler yok değil.  Bakanlık tarafından bastırılıp derslerin başlamasıyla masa ve sıraların üzerinde hazır halde bulunan kitaplar. Eğitime dair diğer yatırımlar. Bu çalışmalar yapılırken bizim asıl unuttuğumuz acı gerçekler var. Ağır müfredatlar, öğretmen yetersizlikleri ile yönetici atama ve görevlendirmelerde liyakat/ ehliyeti baz almamak.  Prof.Dr.Ziya Selçuk hocamın: Milli Eğitim Bakanı olarak açıklanınca ,bir eğitimci olarak sevinmiştim.Bu sevincimi devam ettirmek istiyorum.Yalnız geldiğimiz zaman mefhumunda istenilen yenilikler beklentilere cevap veremedi.Öğretmen yaklaşımları sevindirici olmakla beraber,öğretmen formasyonları,kitapların içerik bakımından istenilen düzeyde seyrekleştirilememesi, özel yayın evi kitaplarının hala revaçta olduğu.Her eğitim-öğretim yılının başında bakanlıkça okullara genelgeler gönderilerek,bakanlığın kitaplarının haricinde kitap alınmaması uyarısı yapılmasına rağmen, ne yazık  ve gerçek ki özel yayın evlerinin kitapları alınmaya hale devam ediliyor.Neden alınıyor diye sorduğunuz da; bakanlığın gönderdiği kitapların,içerik bakımından yetersiz olduğu,yani çalışma yaprakları,etkinliklerin az ve doyurucu olmadığı gibi hususlar ortaya konuluyor.Peki bu kısır döngüden neden kurtaramıyoruz.Sorular cevabını bulmadığından,sorun odaklı çözüm üretilmediğinden. Her yıl aynı sorunlar devam edip gidiyor. Mali kaynakların etkin ve verimli kullanılmadığı gibi, israf ekonomisini artırmaktadır. Bu basit bir örnektir. Başka ülkelerde ders saatleri ve ders sayıları azaltılırken biz şimdilik 2020 yılında sadece Liselerde olmak üzere bir değişim yaşayacağız. Neden, niçin okul öncesinden, ilkokuldan ve ortaokuldan itibaren ders sayısını ve hele de ilkokullarda ders saatleri sayısını azaltılmasını düşünmüyoruz. Birinci sınıf öğrencisine de günde 6 saat ders veriliyor 5.6.7.8. Sınıflardakilere de aynı saat ders veriliyor. Yaş, fizik gelişim farkı olan bu yaş gruplarında dikkate alınmıyor. Dayanma yetileri aynı olması mümkün mü? Elbette ki değil. Öyleyse bu yanlış ve hata da ısrar neden? Öğrenci odaklı eğitime geçmeden, ödev ve sınav stresinden öğrencileri kurtarmadan bu sorunun üstesinden geleceğimiz düşünülemez. Evet, bizim ülkemizde olmadığında öğretmenlerin zan altında bırakıldığı ödev kavramı, Finlandiya için önemli değil ve hiçbir öğrenciye ödev verilmiyor. Sınavın öğrencileri sadece karşılaştırdığı ve eğitimin temel kavramı olan merakı öldürdüğünü savunan Finlandiya eğitimcileri, öğrenciler okula başladıktan sonraki en az 6 yıl boyunca sınav uygulaması yapmıyor. Sadece görerek, yaşayarak, merak ederek öğrenmenin tadını çıkarmalarını istiyorlar. Altı yıl sınavsız ve stressiz bir okul düzeni içinde öğrencilerin sınıf içinde susturulması da yasak. Öğrenciler soru sormalı, merak etmeli, keşfetmeli. Öğretmenler bu ülkede eğer kendi sınıfındaki çocukları konuşturamıyorsa gözlem altına alınıyor. . Okul sorumluluğunu taşımayı öğrenerek geleceği için planlar yapmaya başlıyor. Dershane, etüt merkezi, özel ders takviyesi gibi zorlama ve ekstra eğitimler bu ülkede anılmıyor bile. Çünkü öğrencilerin derslere boğulmasını değil, oyunlara dalıp çocukluğunu yaşamasını istiyor yetkililer. Ders saati ortalaması 4 saat, Bizde okulların en az 7 saat ders yaptığını düşünürsek Finlandiya eğitimindeki 4 saat uygulaması bize çok ters gelecektir. Ancak bu ülkedeki her çocuk ve genç 4 saatlik süre içinde en önemlisi de çocuklar ekstra dersler ve uzun süreli sınavlar ile sınanmıyor. Sonuç olarak da ülkenin yüzde 66’lık bir bölümü üniversite eğitimine devam edip yükselebiliyor. Eğitimin temel yapı taşının öğretmenler olduğunu düşünen Finlandiya, her öğretmeninde belli şartlar arıyor ve tüm öğretmenlerin yüksek lisansa sahip olduklarını görebilmekteyiz. Aynı zamanda her öğretmen haftada 2 saatlik hizmet içi eğitim almakla sorumlu ve bu eğitimlere katılmak zorunda. Bu şekilde öğrenemeyen düşük kapasiteli öğrenciler yerine öğretme kalitesi yüksek öğretmenler ortaya çıkmaktadır. Yani başarısız öğrenci kavramını kullanmayan eğitim sistemi, öğretmenlerini de çok değerli görüyor.Bir başka ayrıntı da üniversite mezuniyet ortalamalarına bakılarak öğretmen seçilmesi. En iyi yüzde on içinde sayılan öğretmenlerin okullarda çalıştırılmasına izin veriliyor. Hatta üç aşamalı bir sınavdan geçerek öğretmen olmalarına karar veriliyor. Öğretmenlerin maaşları da başarılarına oranla oldukça yüksek.Öğretmenlerin toplum içindeki statüleri bir doktor ya da avukattan farksız. Meslek karşılaştırması ve derecelendirmesi bu ülkede yok. Ağır müfredat ve kalın kitaplar yok. Belki de bir ülkenin eğitim sistemini en karmaşık noktaya getiren unsur müfredattır. Ağır ve karmaşık bir müfredat ile savaştığımız bu ülkede öğrencilerin en büyük sıkıntısı dersleri anlamamak ve konuları birbirine karıştırmak. Finlandiya böyle bir sorun yok. Çünkü müfredat genel hatlarıyla konuları öğretmekten ibaret. Aynı zamanda öğretmenlerin kendi dersleri için kitap seçmelerine izin veriliyor ve yine de kitaptan çok fazla ders işlenmiyor. Amaç kafayı çok bilgi ile boşuna doldurmak değil, temelde yaşayarak bir konuyu öğretebilmek. Öğretmenlerin en büyük isteği “mutluluk”Öğretmenler hangi branşta eğitim verirse versinler, ilk hedeflerinin öğrencilerinin mutluluğunu sağlamak olduğunu ifade ediyorlar. Matematik öğretmenleri bile yaşayarak öğrenmekten yana. Temelde Finlandiya eğitimi hayatı uygulayarak öğrenme üzerine kurulmuş ve mutlu olduktan sonra merak ile gerçek öğrenmenin geleceğine inanıyorlar. Dünya sıralamasında 1 numara oldukları için de bu inanışlarında haklılar. Tekdüze eğitime hayır diyen, her konuda öğrencilerin sesini duyan, merak ile gerçek öğrenme yöntemlerini kullanan, sınava ve mukayeseye dur diyen gerçek bir eğitim sisteminden söz ediyoruz. Dünya ülkelerinin eğitimine bakarak örnek vermek hoşuma gitmiyor ama, iyi olanı da inkâr edemeyiz. Peki, biz neden başaramıyoruz. Yukarıda belirttiğim hususları gerçekleştirdiğimiz zaman biz de başaracağız. Eğitimde başarı çıtasını yukarılara çıkaran etkenlerden: öğretmen ve yöneticileridir. Her öğretmenin; öğrenciye yaklaşımı, davranış kazandırma, öz veride bulunma, kendini yenileme, yöntem ve teknikleri uygulama ve kendini geliştirme, biçimlenme bilgileri elbette ki aynı değil. Bu şartları yerine getiren de, getirmeyende özlük bakımından aynı haklara sahip, kişinin performansına göre değerlendirme yapılması halinde, vasat olanı da öyle zannediyorum ki kendini mutlak surette yenileyecektir. Bu gelişim ve değişim başarıyı artıracaktır. Diğer ve belki de en önemli hususlardan biri de;   gerek merkez ve gerekse taşra teşkilatlarında ki yönetici görevlendirmelerinde yaşanmaktadır. Liyakat, ehliyet, bilgi, birikimin baz alınması yerine, sendika ve hatır gönül iş ile atanan yöneticiler eğitimde istenilen başarıya getiremeyecektir. Tabii ki genelleme yapmak istemem Liyakat ehli olanları inkâr edemeyiz. Yıllarca aynı koltukta oturanlar; çevresindeki değişiklikleri bile fark edemez hale geliyor. Bilişimi etkin ve verimli olarak kullanma çabasına dahi girmiyor. Oysaki eğitim, bireyde politikanın istediği davranışları her alanda geliştirme, kazandırma amacı güder. Değişimleri sezebilmek ve onu çıkmak istediği hedeflerden yoksun bırakmamaktır. Hakeden, Liyakat ehli olanlar elbette ki önem arz eden bu tür makamlara gelmeli ve hakkaniyet içerisinde de görevlerini yerine getirmelidirler. Bir bakıma yönetici olmak isteyenlerin, illa da yönetici olacağım diye sendikanın ve bulundukları çevredeki siyasilerin peşine takılıp araya hatırı sayılırlar koymalarına üzülmüyor değilim. Fakat, bu eksikliklerimize rağmen, işini severek kimler yapıyor denilse, elbette ki cevabım her zaman öğretmenler olacaktır.24 Kasım Öğretmenler gününüz kutlu olsun. Berzahı âleme gidenleri rahmetle, emekli olan vefakârları saygıyla, genç dimağları sevgiyle selamlıyorum.     Bilgi pınarımın sonsuz kaynağı                     Adı şefkat kendi ilim ırmağı,      Mukaddes bir gayeci hürriyet ışığı     İlim, irfan ordumuzun temel beşiği.                                                                                                                  Egitimci Yazar Şahmettin Kaya  
Hemen hemen her ülkede hükümet kabinesini kurulunca Devlet Başkanı veya Başbakan bakanlar kurulu açıkladıktan sonra, ilk söylemleri eğitim politikalarına dair olur.

Hemen hemen her ülkede hükümet kabinesini kurulunca Devlet Başkanı veya Başbakan bakanlar kurulu açıkladıktan sonra, ilk söylemleri eğitim politikalarına dair olur.

Ki doğrusuda budur. Çünkü bilirler ki, eğitim bir milletin varlık, yokluk meselesidir. Hal böyle iken, neden eğitimde istediğimiz başarıyı elde edemiyoruz.  Kısmi olarak ikili öğretim yapılıyor olsa da, oldukça güzel ve donatılmış derslikler yok değil.  Bakanlık tarafından bastırılıp derslerin başlamasıyla masa ve sıraların üzerinde hazır halde bulunan kitaplar. Eğitime dair diğer yatırımlar. Bu çalışmalar yapılırken bizim asıl unuttuğumuz acı gerçekler var. Ağır müfredatlar, öğretmen yetersizlikleri ile yönetici atama ve görevlendirmelerde liyakat/ ehliyeti baz almamak.

 Prof.Dr.Ziya Selçuk hocamın: Milli Eğitim Bakanı olarak açıklanınca ,bir eğitimci olarak sevinmiştim.Bu sevincimi devam ettirmek istiyorum.Yalnız geldiğimiz zaman mefhumunda istenilen yenilikler beklentilere cevap veremedi.Öğretmen yaklaşımları sevindirici olmakla beraber,öğretmen formasyonları,kitapların içerik bakımından istenilen düzeyde seyrekleştirilememesi, özel yayın evi kitaplarının hala revaçta olduğu.Her eğitim-öğretim yılının başında bakanlıkça okullara genelgeler gönderilerek,bakanlığın kitaplarının haricinde kitap alınmaması uyarısı yapılmasına rağmen, ne yazık  ve gerçek ki özel yayın evlerinin kitapları alınmaya hale devam ediliyor.Neden alınıyor diye sorduğunuz da; bakanlığın gönderdiği kitapların,içerik bakımından yetersiz olduğu,yani çalışma yaprakları,etkinliklerin az ve doyurucu olmadığı gibi hususlar ortaya konuluyor.Peki bu kısır döngüden neden kurtaramıyoruz.Sorular cevabını bulmadığından,sorun odaklı çözüm üretilmediğinden. Her yıl aynı sorunlar devam edip gidiyor. Mali kaynakların etkin ve verimli kullanılmadığı gibi, israf ekonomisini artırmaktadır. Bu basit bir örnektir. Başka ülkelerde ders saatleri ve ders sayıları azaltılırken biz şimdilik 2020 yılında sadece Liselerde olmak üzere bir değişim yaşayacağız. Neden, niçin okul öncesinden, ilkokuldan ve ortaokuldan itibaren ders sayısını ve hele de ilkokullarda ders saatleri sayısını azaltılmasını düşünmüyoruz. Birinci sınıf öğrencisine de günde 6 saat ders veriliyor 5.6.7.8. Sınıflardakilere de aynı saat ders veriliyor. Yaş, fizik gelişim farkı olan bu yaş gruplarında dikkate alınmıyor. Dayanma yetileri aynı olması mümkün mü? Elbette ki değil. Öyleyse bu yanlış ve hata da ısrar neden? Öğrenci odaklı eğitime geçmeden, ödev ve sınav stresinden öğrencileri kurtarmadan bu sorunun üstesinden geleceğimiz düşünülemez.

Evet, bizim ülkemizde olmadığında öğretmenlerin zan altında bırakıldığı ödev kavramı, Finlandiya için önemli değil ve hiçbir öğrenciye ödev verilmiyor. Sınavın öğrencileri sadece karşılaştırdığı ve eğitimin temel kavramı olan merakı öldürdüğünü savunan Finlandiya eğitimcileri, öğrenciler okula başladıktan sonraki en az 6 yıl boyunca sınav uygulaması yapmıyor. Sadece görerek, yaşayarak, merak ederek öğrenmenin tadını çıkarmalarını istiyorlar. Altı yıl sınavsız ve stressiz bir okul düzeni içinde öğrencilerin sınıf içinde susturulması da yasak. Öğrenciler soru sormalı, merak etmeli, keşfetmeli. Öğretmenler bu ülkede eğer kendi sınıfındaki çocukları konuşturamıyorsa gözlem altına alınıyor. . Okul sorumluluğunu taşımayı öğrenerek geleceği için planlar yapmaya başlıyor. Dershane, etüt merkezi, özel ders takviyesi gibi zorlama ve ekstra eğitimler bu ülkede anılmıyor bile. Çünkü öğrencilerin derslere boğulmasını değil, oyunlara dalıp çocukluğunu yaşamasını istiyor yetkililer. Ders saati ortalaması 4 saat, Bizde okulların en az 7 saat ders yaptığını düşünürsek Finlandiya eğitimindeki 4 saat uygulaması bize çok ters gelecektir. Ancak bu ülkedeki her çocuk ve genç 4 saatlik süre içinde en önemlisi de çocuklar ekstra dersler ve uzun süreli sınavlar ile sınanmıyor. Sonuç olarak da ülkenin yüzde 66’lık bir bölümü üniversite eğitimine devam edip yükselebiliyor.

Eğitimin temel yapı taşının öğretmenler olduğunu düşünen Finlandiya, her öğretmeninde belli şartlar arıyor ve tüm öğretmenlerin yüksek lisansa sahip olduklarını görebilmekteyiz. Aynı zamanda her öğretmen haftada 2 saatlik hizmet içi eğitim almakla sorumlu ve bu eğitimlere katılmak zorunda. Bu şekilde öğrenemeyen düşük kapasiteli öğrenciler yerine öğretme kalitesi yüksek öğretmenler ortaya çıkmaktadır. Yani başarısız öğrenci kavramını kullanmayan eğitim sistemi, öğretmenlerini de çok değerli görüyor.Bir başka ayrıntı da üniversite mezuniyet ortalamalarına bakılarak öğretmen seçilmesi. En iyi yüzde on içinde sayılan öğretmenlerin okullarda çalıştırılmasına izin veriliyor. Hatta üç aşamalı bir sınavdan geçerek öğretmen olmalarına karar veriliyor. Öğretmenlerin maaşları da başarılarına oranla oldukça yüksek.Öğretmenlerin toplum içindeki statüleri bir doktor ya da avukattan farksız. Meslek karşılaştırması ve derecelendirmesi bu ülkede yok. Ağır müfredat ve kalın kitaplar yok. Belki de bir ülkenin eğitim sistemini en karmaşık noktaya getiren unsur müfredattır. Ağır ve karmaşık bir müfredat ile savaştığımız bu ülkede öğrencilerin en büyük sıkıntısı dersleri anlamamak ve konuları birbirine karıştırmak. Finlandiya böyle bir sorun yok. Çünkü müfredat genel hatlarıyla konuları öğretmekten ibaret. Aynı zamanda öğretmenlerin kendi dersleri için kitap seçmelerine izin veriliyor ve yine de kitaptan çok fazla ders işlenmiyor. Amaç kafayı çok bilgi ile boşuna doldurmak değil, temelde yaşayarak bir konuyu öğretebilmek.

Öğretmenlerin en büyük isteği “mutluluk”Öğretmenler hangi branşta eğitim verirse versinler, ilk hedeflerinin öğrencilerinin mutluluğunu sağlamak olduğunu ifade ediyorlar. Matematik öğretmenleri bile yaşayarak öğrenmekten yana. Temelde Finlandiya eğitimi hayatı uygulayarak öğrenme üzerine kurulmuş ve mutlu olduktan sonra merak ile gerçek öğrenmenin geleceğine inanıyorlar. Dünya sıralamasında 1 numara oldukları için de bu inanışlarında haklılar. Tekdüze eğitime hayır diyen, her konuda öğrencilerin sesini duyan, merak ile gerçek öğrenme yöntemlerini kullanan, sınava ve mukayeseye dur diyen gerçek bir eğitim sisteminden söz ediyoruz.

Dünya ülkelerinin eğitimine bakarak örnek vermek hoşuma gitmiyor ama, iyi olanı da inkâr edemeyiz. Peki, biz neden başaramıyoruz. Yukarıda belirttiğim hususları gerçekleştirdiğimiz zaman biz de başaracağız. Eğitimde başarı çıtasını yukarılara çıkaran etkenlerden: öğretmen ve yöneticileridir. Her öğretmenin; öğrenciye yaklaşımı, davranış kazandırma, öz veride bulunma, kendini yenileme, yöntem ve teknikleri uygulama ve kendini geliştirme, biçimlenme bilgileri elbette ki aynı değil. Bu şartları yerine getiren de, getirmeyende özlük bakımından aynı haklara sahip, kişinin performansına göre değerlendirme yapılması halinde, vasat olanı da öyle zannediyorum ki kendini mutlak surette yenileyecektir. Bu gelişim ve değişim başarıyı artıracaktır. Diğer ve belki de en önemli hususlardan biri de;   gerek merkez ve gerekse taşra teşkilatlarında ki yönetici görevlendirmelerinde yaşanmaktadır. Liyakat, ehliyet, bilgi, birikimin baz alınması yerine, sendika ve hatır gönül iş ile atanan yöneticiler eğitimde istenilen başarıya getiremeyecektir. Tabii ki genelleme yapmak istemem Liyakat ehli olanları inkâr edemeyiz. Yıllarca aynı koltukta oturanlar; çevresindeki değişiklikleri bile fark edemez hale geliyor. Bilişimi etkin ve verimli olarak kullanma çabasına dahi girmiyor. Oysaki eğitim, bireyde politikanın istediği davranışları her alanda geliştirme, kazandırma amacı güder. Değişimleri sezebilmek ve onu çıkmak istediği hedeflerden yoksun bırakmamaktır. Hakeden, Liyakat ehli olanlar elbette ki önem arz eden bu tür makamlara gelmeli ve hakkaniyet içerisinde de görevlerini yerine getirmelidirler. Bir bakıma yönetici olmak isteyenlerin, illa da yönetici olacağım diye sendikanın ve bulundukları çevredeki siyasilerin peşine takılıp araya hatırı sayılırlar koymalarına üzülmüyor değilim.

Fakat, bu eksikliklerimize rağmen, işini severek kimler yapıyor denilse, elbette ki cevabım her zaman öğretmenler olacaktır.24 Kasım Öğretmenler gününüz kutlu olsun. Berzahı âleme gidenleri rahmetle, emekli olan vefakârları saygıyla, genç dimağları sevgiyle selamlıyorum.

    Bilgi pınarımın sonsuz kaynağı               

     Adı şefkat kendi ilim ırmağı,

     Mukaddes bir gayeci hürriyet ışığı

    İlim, irfan ordumuzun temel beşiği.

                                                                                                                 Egitimci Yazar Şahmettin Kaya
 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gumushaneekspres.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri