Burhan Gül Yazdı Kelimelerin Sığınağı
Yağmurun ritmik dansı camda, dışarıyı bir perde gibi örterken, odanın loş ışığı altında parmaklar klavyede bir valsa tutunur. Her tuşa basışzihindeki karmaşayı dizginleyip yeni bir dünyanın kapılarını aralamaktır. Kağıt beyazlığı sonsuz bir tuval gibidir, kelimeler ise fırça darbeleriyle hayat bulan renklerdir.
Bu yalnızlığa sığınış ve aynı zamanda bir yazarın en sevdiği ritüellerindendir. Gündüzün koşuşturmasından, beklentilerin ağırlığından uzaklaştığı bu anlarda sadece kendisi ve kelimeler vardır. Bir zamanlar anlamsız görünen harfler şimdi anlam yüklü cümlelerin yapı taşları haline geliyor.
“Hayal ediyorum; sayfalara aktarılmış hayallerimi, satırlara sığdırılmış umutlarımı ve kelimelere saklanmış yeni dünyamı...”
Her satır iç dünyanın haritasını çizer, her paragraf yaşanmışlıkların ve hayallerin bir yansımasıdır.
Bazen bir hayal kırıklığı yaşandığında kelimeler bir sığınak olur. Kalbindeki fırtınaları dindirmek için klavye karşısına geçer ve duygularını kâğıda döker. Kırgınlıklar, üzüntüler, hatta öfke bile, kelimelerin büyülü dokunuşuyla anlamlı bir bütün haline gelir. Tıpkı bir ressamın tuvale yansıttığı duyguları gibi yazar da kelimelerle kendi iç dünyasını dışa vurur.
Yazmak, sadece bir ifade biçimi değil aynı zamanda bir keşif yolculuğudur. Her yeni hikayebilinmeyen bir toprağa adım atmak gibidir. Yazar, bu yolculukta hem rehber hem de keşifçi rolünü üstlenir. Kelimelerin sonsuz olasılıkları arasında kaybolurkenaynı zamanda kendisini yeniden keşfeder.
Belki de bu yüzden yazmak bir yazar için vazgeçilmez bir tutkudur. Kelimelerin sihirli dünyasında kaybolmak hayatın karmaşasından uzaklaşmak ve kendi içinde huzuru bulmaktır... İşte bir yazarın yazmaya sığınmasının en büyük nedeni de budur.
Burhan GÜL
Yüksek Makine Mühendisi