KARADAN YÜRÜDÜ GÖRDÜM
İlk Türk denizcileri arasında yer alan ve 1338 yılındaki Epir harekâtında İnebahtı Körfezi'ne geçebilmek için gemileri on kilometre karadan yürütmesiyle Fatih Sultan Mehmet'e ilham kaynağı olan Aydınoğulları Beyi, Gazi Umur Bey’dir.
Sultan Mehmet Han, İstanbul’un fethinde Osmanlı donanmasına ait yüz kırk parça gemiyi bir gecede karadan yürütülerek Haliç’e indirdi. Gemilerimiz, Dolmabahçe Kumbaracı yokuşunu takip ederek, Asmalı Mescid'den, Tepebaşı yoluyla Kasımpaşa'ya ormanlık ve toprak yollar temizlenerek, yola, çam ve diğer ağaç kalaslar döşenerek ve üzerlerine iç yağı, zeytinyağı sürülerek kaygan hale getirilmiş böylelikle gemiler Haliç’e indirilmişti. Bu olay, Napolyon Bonapart’ın tanımlamasıyla, “Dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu.” dediği dünyanın incisi İstanbul’un fethinin gerçekleşmesinde önemli bir rol oynamış ve Sultan Mehmet, fatih unvanına kavuşarak, çağ açıp, çağ kapatan bir komutan olmuştur.
Uzun yıllar sonra Gazi Umur Bey’in, Fatih Sultan Mehmet Han’ın torunları gemileri karadan yürütmeye başladı. Çok şükür buna şahidiz. Siz görmediniz mi? Gemiler nerede nasıl mı yürüdü? İbni Sina, ‘’ Hiç kimse görmek istemeyen biri kadar kör olamaz.’’ diyerek çok yerinde bir tespit yapmıştır. Bizler gerçekleri görüyoruz. Tarihte gemiler, karadan yürütülerek savaş anında önemli stratejik hamle yapılır ve bu hamleler de savaşın seyrini ve kaderini değiştirirdi.
Tarihte ve de günümüzde gemilerin karadan yürütülmesi özünde inanmışlığın, ülkülerine adanmışlığın, bağımsız, kırılmaz, sarsılmaz iradenin tezahürüdür. Yüce yaratana çok şükür ki, büyük Türk milleti tarihte olduğu gibi bugünlerde de bu ulvi iradeyi ortaya koymuştur.
Türkiye’nin en büyük savaş gemisi TCG Anadolu, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın katıldığı törenle Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza teslim edildi. İşte gemilerin karadan yürümesi ortaya konulan bağımsız ve güçlü iradedir. Bu iradeniz yok ise binlerce geminiz deryalarda gezse neye yarar?
Bu bağımsız, güçlü iradenin ortaya konulmasının ülkemize getireceği önemli katkıları anlayan ve bu katkılara ket vurmak için her türlü hileye başvuran dış mihrakları anlarım da bu dâhili mihrakları bir türlü anlayamam.
Bağımsız, güçlü irade davam ettiği sürece gemilerimizi denizden de karadan da yürüteceğiz. Uçaklarımız ile sihalarımız ile gökyüzünde kara bulutların ayımızı, yıldızımızı gölgelemesine kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Türk milletinin şah damarını kesmek isteyen dışarıdaki ve içimizdeki düşmanları üzmeye devam edeceğiz.
Karadan yürüyüp, denizle kucaklaşan gemileri de insansız uçan uçakları da gördüm. Çok şükür!
Seyit TOK