19 MAYIS’TA BİR GECELİK TEHLİKE!

Siz bakmayın bugüne! Bir eli yağda bir eli balda olup tarihini bilmeyen ATA’sını tanımayan,anlamayan soysuzlar var hala aramızda…

Klavye kahramanlığı zirve yapıyor bu tiplerde. Oysaki 104 yıl önce ülkenin şartları böyle miydi? Hayır.

Yurdun dört bir tarafı işgal altında! Bugünün dost görünen ikiyüzlü ülkeleri leş kargaları gibi üşüşmüştüler Anadolu’muzun üzerine.

Ama hesaba katmadıkları bir lider, göremedikleri yüce Türk milletinin GENÇLER’ivardı!

Bundan tam 104 yıl önceydi.

Ülkenin zor koşullarında Anadolu’ya geçmek için fırsat arayan Mustafa Kemal’e beklediği ortam,Karadeniz kıyılarında Rumlara saldırılar yapıldığını iddia eden işgal kuvvetlerinin hükümete verdiği notayla geldi.

Zafere inanmış,karargâhında bulunan kurmay 19 subayla, ülkenin kurtuluşuna doğru denize açılırken, hava fırtınalı, Bandırma Vapuru pusulasızdı.

Kaptan İsmail Hakkı Durusu, Karadeniz’e ilk kez çıkıyordu.

Bandırma Vapuru’nunyükü ağırdı. Ülkemizin özgürlüğünü, bağımsızlığını, bayrağını ve de geleceğini taşıyordu.

19 Mayıs 1919 günü,çetin ve tehlikeli bir yolculuktan sonra Anadolu karasına ayak basan Mustafa Kemal, bir kaç yıl sonra işgal kuvvetlerini ülkeden kovan orduya kumanda edecekti.

İşgal altındaki ülkesinde yaktığı kurtuluş meşalesini, Samsun’dan Anadolu karasına ve insanına taşıyarak, birlikte zafere götüren Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, gençliğe bayram olarak armağan ettiği tarihin yıldönümü: 19 Mayıs...

19 Mayıs tarihin akışının değiştiği gündür, 19 Mayıs işgale karşı ulusal isyanın başladığı gündür, 19 Mayıs ulusça bir ve beraber olma günümüzdür.Kutlu olsun hepimize.

***

Afet İnan’ın hatıralarında okuduğumuz kadarıyla her şeyden ümidin kesildiği ve “ne surette olursa olsun Anadolu’ya geçme” kararına vardığı o günlerde, koruyucu ve geniş bir yetkiyle önüne Anadolu’nun yolları açılan Mustafa Kemal, o anki heyecanını sonraları şu kelimelerle anlattı: “Talih bana öyle müsait şartlar hazırlamıştı ki, kendimi onların kucağında hissettiğim zaman ne kadar bahtiyarlık duyduğumu tarif edemem. Nezaretten çıkarken, heyecanımdan dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum. Kafes açılmış, önümde geniş bir alem vardı. Kanatlarını çırparak uçmaya hazırlanan bir kuş gibiydim.”

Mustafa Kemal’e, vedalaşmak için gittiği Yıldız Sarayı’nda, Padişah, elindeki tarih kitabını göstererek, “Paşa, paşa, şimdiye kadar devlete birçok hizmetler ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir. Bunları unutma. Asıl şimdi yapacağın hizmet, hepsinden mühim olabilir. Paşa, devleti kurtarabilirsin.” dedi.

Fırtınalı denizde, uykusuz geceler sonunda İnebolu geçildi ve Sinop Limanı’na varıldı. Buradan kara yoluyla gitmenin çareleri araştırıldı, ancak alınan yanıt, “Ne yol var, ne vasıta” olunca, Mustafa Kemal, arkadaşlarına, “Çocuklar, bir gecelik daha tehlike var. Onu da atlatabiliriz.” dedi. Vapurla yola devam edildi.

Ertesi gün 19 Mayıs 1919’da şafak sökerken, Bandırma Vapuru, direğine ordu komutanlığı forsu çekilmiş olarak Samsun Limanı’na girdi.

Büyük Nutku’na Samsun’a çıkışıyla başlayan Mustafa Kemal, milletinin kaderine ve çağın akışına yön verdiği dönemi de burada başlattı.

O Mustafa Kemal ki;

- 34 yaşında Çanakkale Zaferi'nde komutanlık yaptı.
- 38 yaşında Samsun'a çıktı.
- 39 yaşında meclisi açtı.
- 40 yaşında mareşal oldu.
- 42 yaşında Cumhuriyet'i ilan etti.

Tam 104 yıl sonra bugün….

Gençler için söylediği şu sözleri okuduğumda gözlerim doldu;Ata’mızı minnetle şükranla bir kez daha andık.

“Biz her şeyi gençliğe bırakacağız... Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir.”

Gençlerimiz ve aydınlarımız ne için yürüdüklerini ve ne yapacaklarını öncelikle kendi düşüncelerinde iyice kararlaştırılmalı, onları halk tarafından iyice benimsenip kabul edilebilir bir hâle getirmeli, onları ancak ondan sonra ortaya atmalıdır. Ben çok ümitliyim ki, gençlerimiz bunu yapacak derecede yetişkindir. "

"Milletin bağrından temiz bir kuşak yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkamda kalmayacak!"

"Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler, bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum. Buna gerçekten sevinmekteyim. Fakat beraber yaşadığımız sürece benim hedefime yürümenizi hepinizden istemek, geçerli bir hakkım olarak tanınmalıdır."

Bunları niye yazdım.

Geçtiğimiz Cuma günü Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutladık.

Cuma gününe denk gelmesi ayrı bir güzellik.

Ancak camilerde ortak hutbe okutan Diyanet İşleri Başkanlığı yine böylesi tarihi bir günde hutbeyi dinlerken Mustafa Kemal’den bir satır dahi bahsetmedi.

Bu nasıl bir kin ve körlük! Anlayana aşk olsun!

Söyleyecek söz bulamıyorum.

Genç yaşta zaferden zafere koşarak cumhuriyeti ilan eden, bize tam bağımsız bir ülke bırakan Ata’mızın sözünü önümüze koyarak;

Diyoruz ki!

Haydi gençler…Bütün ümidimiz sizde!