Gökyüzüne Yazılan Notlar
Gökyüzüne notlar yazmak belki de en eski hayallerimizden biridir. Uçsuz bucaksız mavinin sonsuzluğuna kendimizi bırakıp tüm dertlerimizi, umutlarımızı ve hayallerimizi o beyaz bulutlara emanet ederiz. Tıpkı küçük bir çocuk gibi gökyüzünün büyülü gücüne sığınırız.
Ali çocukluğundan beri gökyüzüne notlar yazardı. Her bir not içindeki umudun bir parçasıydı. Zor zamanlarında gökyüzüne bakarak notlarını okur ve içini bir huzur kaplardı. Çünkü biliyordu ki evrenin sonsuzluğunda kaybolan o notlar bir yerlerde birine mutlaka ulaşacaktı.
Ali büyüdükçe hayatın zorluklarıyla karşılaştı; Aşk acısı, iş kaybı, hastalık... Birbirini kovalayan bu zorluklar Ali'nin umudunu sarsmaya başlamıştı. Gökyüzüne yazdığı notlar artık sadece birer alışkanlık haline gelmişti.
Bir gün Ali çok sevdiği bir yakınının vefat haberini aldı. Dünyanın tüm renkleri solmuş gibiydi. Gökyüzüne baktı ama bu sefer not yazmaya mecali yoktu. Sadece boşluğa baktı ve içinden şöyle bir fısıltı yükseldi:
"Gökyüzüne notlar yazdım,
Hüzün zamanı yeryüzünde filizlensin diye..."
Bu sözler Ali'nin içindeki derin bir acıyı ifade ediyordu. Aynı zamanda hayatın acımasız yüzüne rağmen umudun önemini de vurguluyordu. Çünkü hüzün toprağa düşen bir tohum gibidir. Eğer ona su verilirse bir gün mutlaka filizlenecektir.
Ali zamanla bu sözlerin anlamını daha iyi anladı. Hayatın iniş çıkışları olduğunu bazen mutlu bazen de üzgün olacağını kabullendi. Ancak hiçbir zaman umudunu kaybetmedi. Çünkü biliyordu ki gökyüzüne yazdığı her not onun içindeki umudun bir tohumuydu. Ve bu tohumlar bir gün mutlaka çiçek açacaktı.
Gökyüzüne not yazmak sadece bir hayal değil aynı zamanda bir yaşam felsefesiydi. Bu felsefe bize umudun önemini hayata sıkı sıkıya tutunmanın gerekliliğini ve zorlukların üstesinden gelmenin mümkün olduğunu öğretiyordu. Tıpkı Ali gibi biz de hayatımızın her anında gökyüzüne bakabilir ve içimizdeki umudun sesini dinleyebiliriz. Çünkü biliyoruz ki gökyüzü her zaman bizim için açık olacaktır…
Burhan GÜL
Yüksek Makine Mühendisi