KISSADAN HİSSE

Her okuduğumda derinden etkilendiğim; gah gururlanıp gahhüzünlendiğim ibretlik bir hikayedir; “Deli Battal’ın Hikayesi.”

Kurtuluş Savaşı yılları… Yer,Afyonkarahisar’ın Emirdağ kazası… Kasabada Battal adında, kendi halinde bir garip yaşarmış. Otuzlu yaşlarda olan Battal’a, ahali “Deli” lakabını takmış.Lakin, öyle olup olmadığına, hikayenin sonunda siz karar veriniz.

Çoğu zaman Battal sakindi, ama onu kızdırmaya gelmezdi.Gücü kuvveti de yerindeydi. Üzerine fazla giden oldu mu, adeta bir pehlivan gibi onu paçalarından tutup omzuna kaldırır, sonra yere çalardı.Oradakiler kahkahayı basarken, Battal arkasına bile bakmadan yoluna giderdi.

“Yunan İzmir’e girmiş…” Kara haber tez yayılır misali…Komşu vilayetler teyakkuzda… Uşak,Kütahya,Aydın,Manisa,Eskişehir ve Afyon. Tez zamanda, düşmana karşı “Kuvva-yıMilliye”(Milli Kuvvetler) kurulur,gönüllülük esasıyla.

Kuvva karargahından haber gelir… O günden sonra yaşlı kadınlar ellerinde kirman, yün eğirir durmadan.Gelinler,kızlar yün çorap örer.Tüm mahalleli seferber olur. Bizim Battal’ın karnı ne zaman acıksa, yufka açan kadınlara yaklaşır; elleri koynunda, boynu bükük vaziyette. Kadınlar, hemen tereyağlı katmer açar, üzüm hoşafıyla birlikte garibin karnını doyururdu.

Mahallede olanı biteni iyi bilirdi, lakin kimseye laf taşımazdı Battal.Kuvvacılar için çorap örüldüğü ve manda derisinden çarık dikildiği gözlerinden kaçmamıştı.

   Battal, bir gün İncili mahallesine geldi.Çeşmeye en yakın evden bir kalıp sabun istedi.Sabunla önce çarıklarını, ardından çoraplarını bir güzel yıkadı, çeşme suyunda köpürte köpürte. O sıra, kadınlarda merakla onu izliyordu, zira ilk kez böyle birşey oluyordu.

   İşi biten Battal,bir elinde çarıkları diğer elinde çoraplarıyla Uzun Çarşıdan geçti.Esnaf onun yalın ayaklarına bakıyordu. Ayağının birini, Balkan Harbinde yitiren şerefli bir gazi:

-“Hey Battal! Senin yalın ayak yürümen, şerefimize dokunur.Gel sana bir çift çarık vereyim.”der. Battal onu hiç duymadan yürümeye devam eder ve Emirdağ Askerlik Şubesine varır. Orası Kuvvacıların karargahıydı, Battal iyi bellemişti.Hatta Kuvvacıları da tek tek biliyordu. Üst kata çıktı, kapıyı vurarak içeri girdi:

  -“Kuvvacılara selam olsun! Deli Battal size kurban olsun!”

Kaymakam,Şube Reisi ve diğer Kuvvacı vatanseverler bu duruma çok şaşırmıştı.Battal konuşmasına devam etti:

  -“İşittim ki askerin ayağında çarık yokmuş.Herkes bir şeyler yapmakta.Allah şahidim olsun ki malım mülküm yok.Size çoraplarımı yıkayıp getirdim…       Vallah temizdir.Çorabımın topuğu deliktir,ama çarıklar sapasağlamdır.”

Odadaki herkes önce birbirine bakmış, daha sonra da  Battal’a ve elindekilere. En sonda ayaklarına… Mahçup olan Battal’ın, kan çanağı gözlerinden yaşlar süzülürken, Kuvvacıların yüreğini sardı, bir sevinç pırıltısı, bir gurur dalgası…

  Odadaki sessizliği yine Battal bozdu:

-“Askere alın beni, desem almazsınız.Deli Battal’dan selam olsun,gazanız mübarek olsun.” diyerek, elindekileri yere bırakıp bir hışımla dışarı çıktı.

  İşte, Battal ve onun gibilerin gösterdiği o ruh, o azim ve karakterle, milletçe yekvücut olup Mili Mücadeleyi kazandık… Çok şükür Yüce Allah’a…

Selam ve dua ile…

Murat TOK

       Tarihçi-Yazar