ELMADAN SONRA
ELMADAN SONRA
Uzmanlara göre elmanın insan sağlığına pek çok faydası vardır. Elma, sağlıklı bir beden için günlük tüketilmesi gereken meyvelerdendir. Uzmanların söylediği ilmen de kanıtlanmış bir gerçekliktir. Tabiî ki elmanın insan sağlığına faydalı olduğuna ben de inanıyorum. Ancak ben yine de meyvelerden elmayı sevmem. Sizce de elma sevilecek meyve midir?
Uzmanlara göre elmanın insan sağlığına pek çok faydası vardır. Elma, sağlıklı bir beden için günlük tüketilmesi gereken meyvelerdendir. Uzmanların söylediği ilmen de kanıtlanmış bir gerçekliktir. Tabiî ki elmanın insan sağlığına faydalı olduğuna ben de inanıyorum. Ancak ben yine de meyvelerden elmayı sevmem. Sizce de elma sevilecek meyve midir?
İnsanoğlunun hiçbir emek harcamadan cennette rahatça hayat sürmesi varken, birçok emek vererek, birçok acılar, çileler çekerek sonucunda tekrardan cenneti hak etmeye çalışmasına neden olan meyve sevilir mi?
Sizi bilmem ama ben elmayı hiçbir zaman sevmedim ve sevmeyeceğim. Esprisi bir yana bu fani dünyada insanoğluna dair her şey elmayla başladı. Nasıl mı? Hz. Âdem ve Hz. Havva hiçbir sorumluluk taşımadan rahat bir şekilde cennette yaşarken tek uymaları gereken kural yasaklı meyve olan elmayı yememeleri idi. Yasaklı olmasına rağmen iblisin oyunuyla bu meyveyi yiyen Hz. Âdem ile Hz. Havva yüce yaratıcı tarafından cennetten kovulup dünyaya gönderildi. Olayı genişçe anlatmadan özet olarak anlatacak olursak, Hz. Adem ve Hz. Havva'nın ilk iki oğullarından ilk doğan Kabil bir çiftçi, kardeşi Habil ise bir çobandı. Kaynaklara göre Kabil, kardeşi Habil'i kıskandığından ona karşı kin ve nefret beslemiş, en sonunda da kardeşini öldürerek insanlık tarihindeki ilk kutsal kanı dökmüştür.
Yukarıda da bahsettiğim gibi savaşların tarihi, sebepli sebepsiz kan dökülmesi insanlık tarihi kadar eskidir. Tarihin buruşmuş, tozlu sayfalarını çevirdiğimizde tarih öncesi dönemlerde ve ilkel toplumlarda savaş, var olmanın ve yaşamı sürdürebilmenin bir koşulu olarak insan ile doğanın diğer tüm güçleri arasında sürdürülen bir mücadele olduğunu görüyoruz.
Küreselleşen modern kapitalist dünyada savaş, egemenlik kurmanın ötesinde yeni pazarlar ve pazar ilişkileri oluşturmanın yolu haline gelmiştir. Hümanist gerekçeler sunulsa da kutsal isimler verilse de gerçekte savaşlar çıkar ilişkilerinin bir gereği olarak ortaya çıkarlar.
Savaş, her ne şekilde olursa olsun, travmaları, yıkımları, yıllarca hiç dinmeyecek acıları, kana karışmış gözyaşları içinde barındırmakta ve her alanda savaşın yıkıcı etkileri yıllar boyu sürmektedir.
Savaşın yıkıcı etkilerini tarih boyu iliklerine kadar hmiş bir millet olarak şunu iyi biliyoruz ki, savaşa en iyi hazırlık barış döneminde yapılan hazırlıktır. Çünkü kazanılmış en büyük zaferler, savaşmadan kazanılan zaferlerdir. Düşmanın size saldırmasını önleyecek caydırıcı gücünüz varsa savaşmanıza gerek kalmaz. Bu anlamda milli savunma sanayindeki gelişmeler bizleri fazlasıyla mutlu etmektedir. Hedefe ulaştığımızda ve savunma sanayinde öncü olmaya başladığımızda işte o zaman güzel ülkemde analar kan kırmızı gözyaşlarını dökmeyecek, solmayan güller açacak, sonsuzluğa yol alacak özgürce kuşlar…
İşte o zaman daha da sevecek güzel ülkemin güzel çocukları elmayı…
Seyit TOK
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.