Şap Hastalığıyla Mücadelede Neden Yetersiz Kalıyoruz?

SAT-2 tipi şap virüsü tespit edilmesi nedeni ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın talimatıyla Kelkit hayvan pazarı ve çevre ilerdeki hayvan pazarları da dahil olmak üzere kapatılmıştı.

SAT-2 tipi şap virüsü tespit edilmesi nedeni ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın talimatıyla Kelkit hayvan pazarı ve çevre ilerdeki hayvan pazarları da dahil olmak üzere kapatılmıştı. SAT-2 tipi şap virüsü tespit edilmesi nedeni ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın talimatıyla  Kelkit hayvan pazarı ve bölgede ki birçok hayvan pazarı süresiz olarak kapatıldı. Bakanlık tarafından hayvanlarda görülen bu hastalığın yayılmasını önlemek amacıyla çeşitli önlemler adı altında hayvan pazarlarının kapatılması talimatı verilmişti. Bu kapsamda ithalat, ihracat ve kesim maksatlı sevkler dışındaki tüm hayvan hareketleri yasaklandı. Vatandaş ise bu durumun süresinin belli olmaması ve yeterli tedavinin yapılmamasından  rahatsız. Gerekli tedavinin yapılmadığı ve önlemlerin yetersiz olduğunu düşünen vatandaşlar özel veterinerlere başvuruyor. Şap hastalığına tedavi olarak Tarım ve orman bakanlığı tarafından 6 ayda bir aşı çalışması yürütülüyor.   Kelkit’te devam eden şap hastalığıyla ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan veteriner hekim Abidin Kobya, her ne kadar aşı programı devam etse de hayvanların bağışıklık sisteminin bunu yeni algıladığına dikkat çekerek, “Şap viral bir enfeksiyon. Dolayısıyla virüs Türkiye'de görülen bu güne kadar yedi tane ana hattıyla alakalı. Bu yıl gözüken şap enfeksiyonu SAT-2 dediğimiz başka yeni bir versiyon, mutasyona uğramış bir virüs gibi. Her ne kadar aşı programı olsa da hayvanların bağışıklık sistemi bunu yeni algılıyor. Dolayısıyla bulaşıcılığı daha yüksek ve eski lezyonlara göre daha ölümcül. Normalde şap enfeksiyonu dediğimizde hayvanlarda yüzde doksan bir bulaşma sözü konusu olurdu, ölüm olurdu. Son yıllarda gelinen noktada şap hastalığı gündemimizden düşmüştü. Ama bu yeni şap enfeksiyonu, yeni karşılaştığımız bir durum ve hazırlıksızız. Dolayısıyla bu virüs uygulanan aşı programının dışında. Bu yüzden yetersiz kalabilir. Aşılama programı devam ediyor ama burada sadece Tarım Bakanlığı'nın ehemmiyet göstermesi yetersiz. Çünkü yasaklamalara, aşı hastalık mihraba çıkarmada da yetiştirici pazarların kapanmasına rağmen hala hayvan hareketleri devam ediyor. Stabil kalmıyorlar. Yani kurallara uymuyorlar. Hayvanları bir yerde tutamıyorsun ve yetiştirici hayvanına masraf etmek istemiyor. Tedavisinin de devlet eliyle yapılmasını istiyor. Yani özel veteriner hekimlere veya özelden ilaç alıp bir antiseptik bir dezenfektan, bir ateş düşürücü veya serum bu virüsün vücutta açmış olduğu tahribatları erozyonları bertaraf edecek bir antibiyotik, bir vitamin, bir mineral takviyesini kendi cebinden karşılamak istemiyor. Sonra hayvan ölünce konu benim seksen bin lira zararım vara geliyor. Ama sekiz lira verip atıyorum veya işte sekiz yüz lira verip bir antibiyotik bir antiseptik kullanmaktan kaçıyor. Veya düzenli düzensiz kullanıp reçetelere uyulmuyor. Veteriner hekimlerden bilgi almak yerine kahvede Ahmet'ten, Hasan'dan, Hüseyin'den başka yetiştiriciden aldığı bilgilerle hareket ediyorlar. Bu bilinçsizlikle hareket edilmesi yanlış. Çünkü başka illerdeki hayvanın bağışıklık sistemi, bakım, besleme şartları bizim elimizdekilerle aynı değil. Coğrafi koşullarda çok daha farklı sonuçlar doğurabilir” şeklinde konuştu.   “Veteriner hekimlerde değil kanunun uygulamasında bir problem var”   Tarım İl Müdürlüğü’ndeki veterinerlerinin sorumlu tutulmasını doğru bulmayan Kobya, “Tarım İl Müdürlüğü'ndeki veteriner hekim arkadaşlar, serbest veteriner hekim arkadaşlar, hayvan severler, hayvan yetiştirici, çobanı dahil bu işin içerisinde bir paydaş olarak sorumluluklarını yerine getirmesi lazım. Getirmediği için bir yerden bir kaçak olduğunda sonuç alamıyorsun. Özellikle Şiran ve Kelkit civarındaki yetiştiriciler. Veterinere gidiyoruz ama Tarım İl Müdürlüğünde veteriner hekim var ama diyor bunlar sadece Antalya'da bir iğne vuruyor. Bunlar görev il müdürlüklerindeki yani altı yüz elli yedi veteriner hekimlerin hayvan koruma ve gıda güvenliği açısından görevleri vardır. Hayvan tedavisinde kamudaki veteriner hekim arkadaşlar bir sorumlulukları yoktur. Yetkililerde de yoktur. Hatta ve hatta bir tedaviye bulaşsa kendi kendi tarafında tam gün yasasına bağlı olarak tedavi yapsa, ücret alsa biri şikayet etse bakanlık nezdinde ceza almakla durumundadır. En azından savunma verir. Yani dolayısıyla buradaki serzeniş yanlış yere. Yani veteriner hekimlerde değil kanunun uygulamasında bir problem var. Yasal olarak böyle. Kamu, veteriner hekimin tedavi yapmaz reçete yazar” dedi.