Yaşlı Adam ve Kitapçı
Yaşlı Adam ve Kitapçı
Pencereden sızan güneşin ışık huzmeleri tozlu kitapların arasında birer kelebek misali dans ediyordu.
Pencereden sızan güneşin ışık huzmeleri tozlu kitapların arasında birer kelebek misali dans ediyordu. Eski bir kitapçıydı burası. Ahşap raflar, geçmişe açılan gizemli kapıların kolları gibi davetkâr bir şekilde sıralanmıştı. İçeriye, omzunda ağır bir çantayla yaşlı bir adam girdi. Gözleri, kitapları okşar gibi yavaşça gezinirken her birinin kendine özgü hikayesi olduğunu anlıyordu. Parmak uçlarıyla kitapların tozlu kapaklarını okşadı, sayfalarını çevirerek harflerin dansını izledi. Gözlüklerinin camları, loş ışıkta parıldayarak geçmişe ait kırık dökük hatıraları yansıtıyordu. Kitapçı zamanın durduğu bir ada gibiydi. Raflardaki kitaplar yaşanmış hayatların aynası, unutulmuş aşkların fısıltılarıydı. Yaşlı adam bu sessiz dünyada kaybolmuş gibiydi. Belki de aradığı bir kelime bir cümle onu geçmişine yeniden bağlayacaktı.
Kitapçı: Gülümseyerek, "Ne arıyorsunuz efendim?" diye sordu.
Yaşlı adam: Bir süre düşündü sonra "Belki de bir sığınak arıyorum." dedi.
Kitapçı, adamın gözlerinin derinliklerindeki hüznü gördü.
Kitapçı: "O zaman doğru yerdesiniz." dedi.
Rafların en üst köşesinde zamanın tozuyla kaplanmış ve unutulmuş bir hazine gibi duruyordu kitap. Deri cildi çatlamış ve solmuş, sayfaları ise sararmış, kırılgan bir hal almıştı. Adam kitabı dikkatlice kavradı. Parmak uçları kitabın pürüzlü yüzeyinde gezindiğinde geçmişin dokunuşunu hissetti. Tozlu kapağı açtığında gözleri bir anda parladı. Sayfalar onun unuttuğu duygulara ve yaşanmışlıklara açılan bir kapı gibiydi. Her satırı bir zamanlar kalbinde yankılanan melodileri tekrar çalıyordu.
O an kitap ve adam arasında özel bir bağ kuruldu. Kitap artık sadece kağıt ve mürekkepten ibaret değildi. O bir zaman makinesi, bir sır saklayıcısı ve bir dosttu. Sayfalar arasında kaybolan yaşlı adam çocukluğunun masalsı bahçelerinde dolaştı, gençliğinin tutkulu aşklarında yeniden yaşadı, hayallerinin peşinden koştuğu günlere geri döndü. Kitap onu en derin korkularına ve en büyük umutlarına ayna tutuyordu.
Oysa ki kitaplar sadece tek bir kişinin değil binlerce insanın duygularını, hayallerini ve anılarını içinde barındıran eşsiz hazinelerdi. Her kitap farklı bir dünyaya açılan bir kapıydı. Bazıları savaşların ve yıkımların izlerini taşırdı bazıları ise aşkın ve umudun şarkılarını söylerdi. Kitaplar insanlığın ortak hafızasıydı.
Yaşlı adam elindeki kitabı kapatırken iç çekti. Gözlerindeki parıltı yerini derin bir huzura bırakmıştı. O an anlamıştı ki kitaplar sadece bilgiye ulaşmak için değil aynı zamanda ruhu beslemek, kalbi şifalandırmak ve hayata yeniden bağlanmak için de okunmalıydı. Kitaplar hayatın karmaşası içinde kaybolduğumuzda sığındığımız güvenli limanlardı. Ve o, bu limanda sonsuza dek yaşayabilecekti.
Kitapçı: Yaşlı adama dönerek "Duygu kuşağının kapı eşikleriyiz biz…" dedi.
Yaşlı adam başını salladı, kitabı göğsüne bastırdı ve gülümsedi. O gün o kitapçıda sadece bir kitap satılmadı aynı zamanda bir ruh iyileşti.
Burhan GÜL
Yüksek Makine Mühendisi
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.