KELKİT’İN DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞUNUN 106. YILDÖNÜMÜ
KELKİT’İN DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞUNUN 106. YILDÖNÜMÜ
17 Şubat 1918’de Kelkit düşman işgalinden kurtuldu. Evet, kurtuldu ama nasıl?
17 Şubat 1918’de Kelkit düşman işgalinden kurtuldu. Evet, kurtuldu ama nasıl? Hangi şartlar altında, ne gibi mücadeleler vererek kurtuldu? Veya öyle bir mücadele oldu mu? Ne zaman başladı işgal? Düşman unsurları nereye kadar ilerledi? O dönem hangi ulusal ve uluslararası önemli gelişmeler yaşandı? Ve belki de en önemlisi neden bu işgal sürecine maruz kalındı? Bu gibi soruların yanıtlarını da bulabileceğiniz tarihsel bir yolculuğa hazır mısınız?
Öncelikle Trablusgarp savaşı (1911) ile başlayan ve devamında Balkan Savaşları (1913-1914) ve en nihayetinde I. Dünya Savaşı (1914-1918) ile devam eden bu süreçte Osmanlı Devleti yaklaşık 7-8 yıl hiç ara vermeden savaşmış ve bütün gücünü sarf etmişti. Öyle ki; o dönem Osmanlı Devleti genel anlamda çok kötü durumdaydı ve Ruslar ona hasta adam gözüyle bakıyordu.
Kelkit’in işgali I. Dünya Savaşı’nın ortaya çıkma sebeplerinin aslında bir sonucuydu. Şöyle ki;I. Dünya Savaşı’nın ortaya çıkmasınınpek çok sebebi var muhakkak. Ancak en önemlileri: Silahlanma yarışı ve sömürge elde etme çabasıydı. Osmanlı Devleti de sömürgeci ve emperyalist devletler için çok güzel ve lezzetli bir sömürge pastası idi. Sömürgeci devletler bu pastadan en güzel payı kapma telaşı içerisindeydiler. İşte bu şartlar altında bir oldubittiye getirerek Almanya’nın yanında İttifak Devletleri safındaOsmanlı Devleti savaşa sokulmuştu. Karşıda ise İngiltere, Fransa ve Rusya üçlüsünden oluşan İtilaf Devletleri vardı. Kelkit’in işgali sürecinde başrolde Rusya yer alırken, Rusların geri çekilmesinin ana altyapısını dolaylı yoldan da olsa oluşturan İngiltere karşımıza çıkmaktadır.(yazının devamında neden böyle dediğimi daha iyi anlayacaksınız) Bir de Ermeniler var. Rusların geri çekilmesi ile boşalan bölgede Hınçak ve Taşnak örgütü mensubu Ermeniler,bölgede Osmanlı birlikleri tekrar tertiplenene kadar Türklere karşı maalesef adil olmayan türlü türlü katliamlar yapmışlardır.Aslında Ruslar geri çekilirken, Ermenileri desteklemeyi ve onlara silah teçhizat vb. yardımlarda bulunmayı ihmal etmemişler. Arşivlerde hepsi mevcuttur.
Özetle; I. Dünya Savaşı’na girdikten sonra ülkenin dört bir yanında cepheler açılmıştı. Bizim bölgeyi direkt etkileyen cephe ise Enver Paşa komutasındaki Kafkas Cephesi idi. Rusya ile karşılaştığımız bu cephede istediğimiz neticeyi elde edemedik ve maalesef Ruslar iç bölgelere ulaşma imkânı elde ettiler. O dönem ki atmosferi az çok tahayyül ettikten sonra şimdi Kelkit’in işgal edilme sürecine geçelim.
Malumunuz, 22 Aralık 1914’de Ruslarla, ağır kış şartları altında Kafkas Cephesi’nde meşhur Sarıkamış Harekâtı’nı gerçekleştirdik. Orta Asya Türk Milletleri ile “Turan” fikrini gerçekleştirmek üzere yapılan ancak askerin henüz hazır olmadığı bir zamanda (kışlık üniforma, postal, eldiven, kalpak gibi koruyucu giysiler olmadan) olumsuz hava şartlarından dolayı başarısız olunan bu harekât ileRuslar iç bölgelere ulaşma imkânı elde etmiş ve maalesef Kelkit dahi bölgenin Ruslarca işgal edilmesinin önü açılmıştı.
Nitekim Kelkit’e ulaşmadan evvel coğrafi öncelik olarak Ruslar, Erzurum ve Trabzon’u ele geçirdikten sonra gözünü Bayburt’a dikmişti. İşte burada meşhur Kop Dağı Muharebesi yaşanmıştır. Deli Halid Paşa komutasındaki birlikler kahramanca çarpışarak Ruslara geçit vermemiş, sayıca az olmasına rağmen Rusları aylarca oyalamıştı. Ancak Trabzon’u tekrar geri almak ümidiyle bazı birliklerin Trabzon’a kaydırılması birboşluk oluşturmuş ve bu boşluğu fırsat bilen Ruslar taarruza geçerek Türk birliklerini yarmıştır.Böylece Bayburt da Rusların eline geçmişti. Bu olaylar 1916’nın bahar aylarında gerçekleşmiştir. Şimdi sırada iseKelkit vardı.
22 Temmuz 1916 günü Ruslar, 4. Türkistan ve 4. Avcı Alayları ile sabahın erken saatlerinde Kelkit üzerine harekete geçmiştir. Akşama kadar çetin çatışmalar yaşanmış ve kanlı çarpışmalar olmuştur. Ruslar mücadeleyi kazanmış ve Aksöğüt (Germürü) köyü düzlüğüne yerleşmiştir. Yaklaşık 10 adet uçaklarını buraya konuşlandırmış vesavaş boyunca uçaklarını bu bölgedeki düzlükten kaldırmıştırlar. Daha sonra Rus komutan hemen iki bildiri yayınlamıştır. İlkinde bundan sonra bölgede Rus yasalarının uygulanacağını, ikinci bildiri de ise askerlik çağına gelmiş ancak Osmanlı ordusuna katılmamış ya da katılıp içerde kalmış olanların isimlerinin ve yerlerinin bildirilmesini muhtarlardan istemiştir. Karşı gelen veya bu isteği reddeden muhtarların iseözellikle idam edileceği belirtilmiştir.
Rusların Kelkit üzerine geldiği haberi ister istemez bölge halkı üzerinde korku ve panik oluşturdu.Bundan dolayı yerel halkhayatta kalabilmek ve namuslarını koruyabilmek için batı yönüne doğru göç etmeye başladı. Çok zor şartlar altında gerçekleşen ve “Muhacirlik” adı verilen bu hayatı yaşamaya mecbur bırakıldılar. (Halk arasında buna genellikle kısaltılarak “Mucir” denilir.) Bu muhacirlik konusu ile pek çok hikâye vardır. Eskiler çok iyi bilir. Bahsi geçmişken şimdi o dönemi yaşayan Kelkit merkezden Hasan Turan ve Beşdeğirmen (Sidirge) köyünden Şükrü Tural’ın o dönem ile ilgili vermiş olduğu röportajdan bazı kesitler paylaşalım.
Hasan Turan’ın röportajından kısa bir kesit: “Biz muhacir olduk. Şiran’la Kelkit arasında bütün göçlerimizi boşalttık. Ta Sivas’a kadar anamın çarşafının arasında yatarak gittik. Sivas’ta 22 gün kaldık. Çok zorluklar çektik ama Cenab-ı Allah öldürmedi. Sonra tekrar memleketimize kavuştuk. Memleketimizde büyük kıtlıklar oldu. Her şeye katlandık.”
Şükrü Tural’ın röportajından kısa bir kesit: “Askerlik vazifesinde bizim askerleri buralardan gâvur geldi, sürdü. Biz de yessir (esir) kaldık. Bu yessirlik de açlık oldu. 1918’de Rus çekildi kendi haline. Çekildikten sonra askerlerimiz geldi. Onlar da aç, biz de aç. Elimizde ne varsa askerlerimize verirdik. O ara öküz tedarik ettik. Bu sefer de öküzlerimizi aldılar. Öyle ya! Cephane taşınacak. Neyle taşısınlar? Öküzlerimizi aldı götürdüler. Millet çok açlık çekti. Zamanla içerde kalanlar muhacirlikten gelenlere yardım ettiler. Öküz verdiler. Tohum verdiler. Tarlaları ektirdiler. Böyle böyle millet biraz eli ekmek tutar oldu. Oldu ama biz de iyi açlık çektik. İnanmazsınız ama ha böyle ot otladık. He! Ot otladık. Millet ot otladı.
Gâvurlar bizim buraları Ermeni’ye teslim etmişler. Ermeni’ye “Beylik” olaraktan vermişler. Ermeni başladı Erzincan’da şurdaburda kırgın yapmaya. Fevzi Çakmak Paşa o sırada Şiran taraflarında imiş. Rusları o zaman Şiran’dan oyanı geçirmemiş. Kazım Karabekir Paşa da Atatürk ile beraber Ermenileri tepelediler. Yunanlıları İzmir’de denize döktüler. Sonra da devlet kuruldu. Kalktı ayağa. Atatürk geçti ileriye! Yolları vurdurttu. Fabrikayı kurdurttu. Şeker Fabrikası kurdurttu. Millet faaliyete geçti. Yolları yaptı. Evvelden yol yoktu. İz yoktu. Şimdi o büyükler nur içinde yatsınlar. Her şeyimiz var. Yok yok Allaha şükür.”
İki yıla yakın bir süre (19 ay) işgal altında kalan Kelkit, özgürlüğüne kavuşuncaya kadar çok çile çekmiş, ıstırap görmüş ve türlü türlü işkencelere maruz kalmıştır. Özellikle Rusların çekilmeye başlamasından sonra Ermeni çeteleri bölgede Türklere karşı saldırılara geçmiş ve akıllara zarar katliamlar gerçekleştirmişlerdir. Yangınlarçıkarmışlar, işkence ile adam öldürmüşler ve nicelerini kurşuna dizmişler. Tabi bunları sadece Kelkit’te değil, Gümüşhane’de, Bayburt’ta, Torul’da ele geçirdikleri her yerde yapmışlardır.
Kelkit kurtuluyor... Ama savaşarak değil, Ruslar savaştan çekildiği için…
Şimdi Rusların neden savaştan çekildiği ve neden işgal ettiği yerleri boşalttığına dair kısaca bilgi verelim. Yazının üst kısmında Rusların geri çekilme sürecindeki ana etkenin dolaylı yoldan da olsa İngiltere olduğunu söylemiştim. Nedeni aşağıda…
18 Mart 1915’te İtilaf Güçleri ile yaptığımız Çanakkale Savaşı’nda elde ettiğimiz zafer, Rusların geri çekilmesine neden olmuştur. Nasıl mı? Çünkü boğazları geçemeyen İtilaf Güçleri (özellikle İngiltere) çok zor durumda olan müttefiki Rusya’ya temel gerekli yardımları ulaştıramamıştır. Bu ise Rusya’da 1917 Ekim Devrimi (Bolşevik İhtilali) olarak da bilinen ihtilale neden olmuş ve Ruslar savaştan çekilme kararı almışlardır. (Bu durum nasıl olabilir? Hadi canım ordan! Diyebilirsiniz belki ama konunun daha iyi anlaşılabilmesi adına yakın zamanda yaşadığımız ve herkesin malumuPandemi döneminde insanların marketlere nasıl akın ettiğini ve marketleri nasıl yağmaladığını gördük. İşte bunun kat be kat fazlasını düşünün.) Savaş zamanı üretim durur. Stokçuluk başlar. Karaborsa yayılır. Eldekiler ile yetinilir. Bir süre sonra o da bitince insanlar artık dayanamaz hale gelir. Bu da ihtilale zemin hazırlar, neticede ihtilal gerçekleşir ve iktidar değişir. (Rusya için geçerli bir durum bu. Nitekim ihtilalin olması ve başarılı bir şekilde gerçekleşmesi için gerekli fikri şartların da oluşması gerekmektedir.) İktidara gelenler ise savaştan çekilme kararı alır ve emperyalizm ile mücadele etmeye başlar. Hatta gelir gelmez de Osmanlı Devleti’nin topraklarının paylaştırıldığı gizli anlaşmaları ifşa eder. Osmanlı Devleti’nin bu şekilde haberi olur topraklarının paylaştırıldığından. (Belki diyebilirsiniz Rusya’ya sadece boğazlardan mı yardım gönderiliyor. Tabi ki hayır hem kuzeyden hem de güneyden kara üzerinden de gönderilebilirdi ama bu hem yolu çok uzatıyor hem de masrafı arttırıyordu. Ayrıca İtilaf Devletleri hiç sorun yaşamadan boğazları geçerek İstanbul’u işgal edeceğini ve boğazların kontrolünü ele geçireceğini düşünüyordu. Ama unuttuğu iki şey vardı: Birincisi; Mustafa Kemal Paşa, ikincisi ise esaret altında yaşamaktansa gözünü kırpmadan ölmeyi göze alabilen cesur ve korkusuz Türk Milleti.)
Evet, Rusya’da Bolşevik İhtilali’nin patlak vermesi ve savaştan çekilme kararı almasından sonra Rusya ile Osmanlı Hükümeti arasında 18 Aralık 1917’de Erzincan Mütarekesi imzalanmıştır. Anlaşma gereği Ruslar Doğu Anadolu ve Trabzon’daki kuvvetlerini çekmeyi kabul etmişti. Peyderpey çekilme işlemi yapılıcaktı. Ancak Rusların çekilmesiyle birlikte Ermeni zulmü başlamıştı. Bu duruma artık bir son vermek için 3. Ordu Kumandanı Vehip Paşa’nın emriyle Türk Ordusu 14 Şubat’ta Torul’a, 15 Şubat’ta Gümüşhane’ye ve 17 Şubat’ta da Kelkit’e girerek işgallere son vermiştir. Bayburt ise 21 Şubat’ta işgallerden kurtarılmıştır.
Şimdi size bir soru. Çanakkale Savaşı’nda başarısız olsaydık, İngiltere Rusya’ya istediği temel yardımları ulaştırsaydı ve Rusya’da hiç ihtilal yaşanmasaydı acaba tarih nasıl tecelli ederdi?
Bir de eskiden bu günler çok güzel etkinliklerle kutlanırdı. İnsanlara kurtuluşun, özgürlüğün ve vatanın değeri temsili gösteriler ile canlandırılır ve hatırlatılırdı. Umarım eski günlerdeki gibi coşku dolu, hürriyet temalı kurtuluş törenleri yapılır ve vatanın ne demek olduğu insanlara tekrarhatırlatılır. (Maalesef arada bir hatırlatmaya ihtiyaç var. Çünkü geçmişini unutan geleceğini doğru bir şekilde hazırlayamaz!)
Serdar ÖZMEN
Karadeniz Teknik Üniversitesi
TürkiyeCumhuriyeti Tarihi Doktora Öğrencisi
Yararlanılan Kaynaklar:
A. Güngör ÜÇÜNCÜOĞLU& A. Celil KAHVECİ, Kop’tan Zigana’ya İşgal Yılları, Trabzon, 2011
Durmuş YALÇIN vd, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2006
Sabri Özcan SAN, Rusların Gümüşhane İlini İşgali, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1993.
Uğur ÜÇÜNCÜ, Milli Mücadele Yıllarında Gümüşhane, Serander Yayınları, Trabzon 2018
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.