Nimete gark olsun tüm aileniz
Biriniz bin olsun, damlanız deniz
Şans getirsin, hep şenlensin haneniz
Kurban Bayramınız mübarek olsun.
Gülümsesin mahzun duran yüzlere
Deva olsun yaş akıtan gözlere
Rahmetiyle yağsın, yağsın bizlere!
Kurban Bayramınız mübarek olsun.
Bir Kurban Bayramını daha geride bıraktık. Zaman su misali akıp gidiyor.
Bu dörtlükler ünlü şairimiz Abdurrahim Karakoç’un ”Kurban Bayramı Tebrik” adlı şiirinden…
Şiir gönül coğrafyamızda yaşadığımız hislere tercüman olduğu için bununla başlamak istedim.
Bu bayramda da üzüntü ve sevinç bir arada yaşandı.
Bizler bayram yaptık ama ya yap(a)mayanlar!
Özellikle bayramın birinci günü Ankara Pursaklar ilçesinde tıp öğrencisinin kaçan kurbanın arkasından yakalamak için kaybolması ve daha sonra cansız bedenine ulaşılması hepimizin yüreğini kanattı.
19 yaşındaki gencin bayram günü ölüm haberini alan ailesinin acısını tarif etmek imkânsız.
Allah sabır versin.
Rize ve Artvin illerimizde yaşanan sel felaketleri de bayram sevincini hüzne dönüştürdü.
Aşırı yağışlarla adeta göle dönen cadde ve sokaklarda mahzur kalan vatandaşlarımızın çaresizlikleri bir yanda evleri dükkanları bahçeleri perişan olan gözü yaşlı insanlar diğer yanda.
Ekrandan onları izledikçe göz pınarlarımız nemlendi.
Mikrofona dertlerini anlatırken yüzlerindeki maske içlerindeki depremi perdelese de hasar büyüktü.
Dere yataklarındaki yapılaşma yıllardır konuşuluyor ama bir arpa boyu yol alınamıyor.
Karadenizin dik yamaçlı doğal zemininin bozulmasına yönelik çalışmalar da felakete yol açıyor.
Çamur deryası içinde kalan evlerini yaşlı gözlerle uzaktan seyreden Karadenizli hemşerilerim.
Onlarda bayram yapamadı.
Ya trafik kazaları…
Bu bayramda da trafik terörü iş başındaydı.
Kurban Bayramı tatili süresince ülke genelinde yaşanan kazalarda toplam 38 vatandaşımız hayatını kaybetti, 255 yaralı da hastanelerde tedavi altında…
Ne kadar tedbir alınırsa alınsın kazaların önüne geçilemiyor.
Ancak, bu kaza haberlerini görünce insanın yüreği kanıyor.
Ne aileler sönüyor ne canlar ne değerler kopuyor hayattan!
Evet…
Memleketlere yapılan heyecanlı yoluculuklar ve bayram ziyaretleri ile şenlenen haneler, toplu mekanlarda bir araya gelerek, yapılan bayramlaşmalar ve bayrama özel yapılan tatlı ve kurban etinden yapılan yemek ikramları, Kurban Bayramının en güzel yönleri.
Sosyal medya paylaşımları ile görüyoruz ki insanımız köyünde, şehrinde, kasabasında bayramı sevdikleriyle yaşamaya çalışıyor.
Yıl boyunca gündelik iş hayatının yoğunluğunda yorulan insanlar, ihmal ettikleri eş, dost ve yakınlarına kavuşmakta, onlarla dertleşmekte, birkaç günlüğüne de olsa duygusal ve manevi bir nefes alma imkânı bulmaktalar.
Birkaç sözde bayramı tatil olarak görenlere…
Bayramları bayram havasında kutlamak yerine tatil yörelerine akın eden yurdum insanları…
Bu tercih, geleceğimizin de teminatı olan çocuklarımız ve yeni yetişen nesil için bir tehlike oluşturduğunun farkında değiliz belki de!
Şöyle ki bayramı tatil olarak geçiren gençler bayramların önemini kavramaktan ve ruhunu yakalamaktan uzaklaşmaktadırlar.
Düşünüyorum da…
Son yıllarda tatil beldelerindeki yoğunlukları görünce, sekülerleşen ve modernleşen dünyamızda bayram günleri anlamını yitirmeye başlamış.
Bayramdan günler önce “hangi tatil yöresine gitsek” planları yapılıyor hanelerde.
Herkesin kendi tercihi…
Bazılarımızın küçük bir tatil olarak gördüğü, bazılarımızın ise geleneklerimizi yaşatarak ailesini ve dostlarını ziyaret ettiği bayramları yaşıyoruz.
O sebeple insan ilişkilerine çeşitli renklilik ve değer katan bayramlarımız,içinde bulunduğumuz sosyal, kültürel ve tarihi yapıya katkı sağlamak için bir fırsat görülmeli. Değer verilmeli.
Pandeminin yaşamın olağan akışını tersine çevirdiği, aramıza maske ve mesafe koyduğu bir ortamda…!
“Nerede o eski bayramlar” demeyeceğimiz, üzüntülerin olmadığı nice bayramlara kavuşmak dileği ile…