''Çocuklarımız sınavla doğar ve sınavla da ölürler.''
Bu söz acımasız ve bir o kadar da doğru bir sözdür.
İlkokulda, çocuklarımız okumayı yazmayı öğrenir öğrenmez, bazı öğretmenler hemen sınava başlar.
Bu vesileyle hayatlarındaki sınav maratonuna da merhaba demiş olurlar.
Tâbi bu burada kalmaz. 4 ve 5. Sınıflarda yazılı sınavlar ve deneme sınavlarıyla bu kervan devam eder.
Bu kadar mı? Tabi ki hayır.
Lise sona kadar bursluluk sınavına devam...
Ortaokul son sınıfta LGS var.
Hele lise sondaki TYT ve AYT sınavları ise heyecanı doruklara çıkaran belli başına bir vakadır.
Çoğu veli, çocuklarından daha heyecanlıdır. Okulun bahçesinden ayrılamazlar.
Kimisinin dilinde dua, kimisinin elinde yasin kitabı....
Kimisi de çaktırmadan akıllı telefonlardan okurlar.
Babaları bırak sık sık telefonda taktik veren dedeler bile vardır.
Telefon demişken bir anekdotu da burada paylaşmak istiyorum:
Yaşlı bir abimiz yıllar önce meslekte yükselme sınavına girer.
Telefonunu girişte vermeyi unutur. Sınav esnasında telefonu çalar.
Telefonu arayan eşidir. Eşine, telefonu kapat ben sınavdayım der.
Görevli ikaz eder. Bu abimiz görevliye çıkışır:
"Ne yani soruları mı verdik. Sınavda olduğumuzu söyledik ve aha da kapattık." der.
ÖSYM'nin kalem, silgi, kalemtıraş, şeker, peçete vermesi güzel. Sonra sonra dürüme de gidecek gibi .
Tabi o zamana sınav kalkmazsa.
Yine ÖSYM'nin sınav esnasında gençleri tuvalete göndermemesine de bir anlam veremediğimi belirtmek istiyorum.
Öğrenciye zaten her şeyi sen veriyorsun.
Kameraya varıncaya kadar takıyorsun.
Her yeri gözetliyorsun. Beş dakikalık tuvalet ihtiyacını gençlere çok görüyorsun.
Bezlensinler mi, sonda mı taksınlar bu katı kural niye?
Bu soruna bir çözüm bulunmalı.
Birde her yıl değişen soru şekillerine ne demeli...
Sorularda ne doğru dürüst bilgi ne de doğru dürüst yorum var...
Ve sınavlardan çıkış...
Kimisi hüzünlü....
Kimisi sevinçli...
Kimisinde de yalancı tebessüm..
Ve sonuçlar açıklandığı zaman her şey ortaya çıkacak.
Akabinde de tercih, kayıt ve kalacak yer maratonu başlayacak.
Yani okul bitse de sınava devam. Atanmak için de sınav başlayacak.
Yine sınav yine sınav.
Büyük İskender'e uydurulan bir hikayeden bahsetmek istiyorum:
''Bir gün gece yarısı Büyük İskender'i uyandırmak için görevli kapısını çalar.
Büyük İskender bir telaşla uyanır. Ne oldu ne var diye çıkışır?
-Görevli:
Efendim savaş çıktı, der.
Büyük İskender'de, bende zannettim ki sınava çağırıyorsunuz.''
Ve karar sizin sınav ve savaş.............