1990’lı yılların sonu.
Gümüşhane’deyim… Üyesi olduğum DörtkonaklılarKöyü Dayanışma ve Yardımlaşma Derneğinin Kadın Kolları Başkanı Şahinde abla naif ses tonuyla “Hüseyin! Birkaç arkadaşla birlikte bir toplantı yapacağız. Sizin de katılmanızı istiyorum…” diye cep telefonundan aradı.Düşüncelerine kıymet verdiğim Şahinde ablanın davetine hayır diyemedim. Hiç düşünmeden “Tabiiki gelirim” dedim.
Severek ve koşarak, ayağımın tozuyla katıldım o toplantıya. Şahinde abla hiç unutamam toplantıda mütevazi kimliği ile yaptığıkonuşmada “Arkadaşlar!Derneğimizin yayın organı olan Köylünün Sesi Gazetesinin yayın hayatına devam edebilmesi için bizlerin desteğine ihtiyacı var. Sizlerle birlikte gazeteyi devam ettirmek istiyoruz. Dernek yönetim de bize gerekli desteği sağlayacak…”diye cümleler döküldü dudaklarından.
Konuşmasının bir bölümünde bu fakire dönerek “Hem yayın kurulunda olmanı hem de köşe yazısı yazmanı istiyorum…” demez mi?
Mektup yazmaya üşenen ben köşe yazısı yazacaktım!
Şaşkınlık içerisinde “Biraz düşüneyim abla. Yapabilirmiyim..!” gibi cümleler kursamda beni köşe yazarı yapmada kararlıydı:“Ayda bir yazıçok rahat yazarsın.” diyerek cesaret verdi.
O zaman yayın kurulunda, hatırladığım kadarıyla bizimle birlikte NüveydeBalki,Rukiye Çetin hanımlar vardı. Belki ismini hatırlayamadığım birkaç isim daha olabilir.
Her ayın son haftası dernek ofisinde toplanıyor,hazırladığımız haberleri sayfa numarası verdiğimiz teksir kâğıtlarınayazıyorduk.
Sizin anlayacağınız çok amatör ruhla “Köylünün Sesi” gazetesini her ay yayına hazırlıyor baskı için Gümüşhane’de imkan olmadığı için Trabzon’a gönderiyorduk.
Şahinde abla gazetemizin başyazarıbizlerde köşe yazarı olarak yazma serüvenimiz öylece başlamış oldu.
Baskıdan gelecek gazetemizidört gözle beklerdik. Elimize alıncada içimizde mutluluk güvercinleri havalanırdı. İl içinden il dışından yüzlerce okuyucuya ulaştırıyorduk gazeteyi.
Ne güzel günlerdi…
Yıllarca bu çalışmamız devam etti. Taki 2004 yılında tayinimin Eskişehir’e çıkmasına kadar…
Benden sonrada bir süre daha Köylünün Sesi yayın hayatına bu fedakârhanımların omuzlarında devam etti. Sonra “Ekin” ismi ile okuyucusuyla buluştu.
Rahmetli Şahinde abla öyle bir zaman geldi ki tek başına gazeteyi yaşatmak için gayret gösterdi. 2021 yılında kadar sağlık sorunları nedeniyle evladı gibi gördüğü gazeteyi bırakmak zorunda kaldı.
Her 10 Ocak günü Şahinde abla gelir aklıma.
İşte o gün bugündür basın sektörünün bir parça içerisindeyiz.
Dile kolay aradan 30 yıl geçmiş.
Sonunda bizleri köşe yazarı yaptı. Merhum Şahinde ablayı bu özel günde rahmetle anıyorum.
Bunları niye anlattım!
Bugün 10 Ocak gazeteciler günü.Yani bizim ve dostlarımızın günü.
Nedir 10 Ocak?
4 Ocak 1961’de kabul edilen ve basın çalışanlarına bazı haklar ve yasal güvence sağlayan 212 sayılı Fikir İşçileri Kanunu'nun Resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği 10 Ocak günü, 1962'den itibaren bir kutlama günü oldu.
Söz konusu düzenleme, gazetecileri "fikir işçisi" olarak tanımlıyor; iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması, sözleşmelere işin türü ve ücret miktarının yazılması gibi gazetecilerin sosyal ve yasal haklarını belirleyen hükümleri içeriyordu.
Buraya kadar her şey normal.
Bu yasa ile kendilerine yüklenen sorumlulukları kabul etmek istemeyen 9 gazetenin patronu (Akşam, Cumhuriyet, Dünya,Hürriyet, Milliyet,
Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul ve Yeni Sabah gazeteleri) ortak karar alarak yasayı protesto etmek için 3 gün gazete çıkarmama kararı alırlar.
Bu karar üzerine gazeteciler bir araya gelerek çeşitli protesto eylemleri gerçekleştirdiler ve halkı gazetesiz bırakmamak adına 3 gün boyunca“Basın” adlı bir gazete yayımladılar.
Bunda da başarılı oldular. Gazete patronları baktılar ki pabuç pahalı yasanın getirdiği hakları çalışanlarına vermek zorunda kaldılar.
İşte o günden beri 10 Ocak çalışan gazeteciler günü olarak kutlanır güzel ülkemizde.
Kamuoyunu bilgilendirmek adına doğru haber verme, tarafsız, objektif, özel hayata ve kişilik haklarına saygı gibi değerleri içerisinde bulunduran önemli bir mesleği icra eden meslektaşlarımız, günün her saatinde ve zor şartlardagörev yapıyorlar.
Hiç kolay değil.
Haber peşinde koşarken uğradıkları saldırılar,yedikleri hakaretler, karşılaştıkları zorluklar yazmakla bitmez.
Alın terini emeği ile yoğuran; kalemi,fikri,vicdanı hür emekçi meslektaşlarımız, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir”veciz sözü ile aynı şekilde “Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.”ilkesinden hareketle çalışmalarını büyük bir fedakârlıkla devam ettirmenin haklı gururunu, onurunu yaşıyorlar her 10 Ocak gününde…
Bugün 2023 yılında değişen dünya ve gelişen teknolojiyle birlikte gazetecilik mesleği de çok önemli dönüşümlere uğradı.
Ancak değişmeyen bir şey vardır ki; o da gazetecilerin, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi,objektif haber verme doğrultusunda önemli bir rol aldığıdır.
Kalemini silah gibi kullanıp aba altından sopa gösteren tipler yokmu? Elbette var.Ancak istisnalar kaideyi bozmuyor!
Kim ne derse desin basını özgür ve tarafsız olmayan bir ülkede demokrasiden,adaletten ve insan haklarından bahsedilemez!
Neticede…
Kalemini hak, hakikat ve adaletten ayırmayan gazeteci arkadaşlarımın,dostlarımın günlerini her hafta nazımızı çeken Eskişehir Yenigün Gazete’mizin Yazı İşleri Müdiresi Sevgili Seda Uçar Kale’nin şahsında kutluyorum.
Ebediyete intikal eden ve görev esnasında hayatını kaybeden meslektaşlarımızı da rahmetle anıyorum. Günümüz kutlu olsun