Sürekli değişen teknolojiler ve yeni dünya düzeni ile birlikte, yeni durumlara ayak uydurmak her millet için zor ve zahmetli olmaktadır. Genellikle biraz zaman alır. Kolay uyum ve yeni yaşam koşulları üretmede eğitim kurumlarına çok iş düşmektedir. Doğru planlama, uygun öğretmen seçimi ve eğitim kurumlarının iç zenginliği oldukça önemlidir. Her bireyin dikkatlice yetiştirilmesi, yeteneğinin keşfedilmesi ve uygun şekilde yönlendirilmesi için öğretmenlerin rolü büyüktür. Bu noktada kaybedecek tek bir insanın olmadığı yaklaşımı hakim olmalıdır.
Bu sorumluluğu sadece öğretmene yüklemek yanlış olacaktır. Eğitimden sorumlu en üst yöneticiden en alta bütün eğitim çalışanlarının, her çocuğu kendi çocuğu gibi kabul edecek bakış açısıyla çalışması gerekir. Herkesin sabırla işini yapacak insanlardan seçilmesi öğretmenin çalışma şartlarını kolaylaştıracaktır.
Doğru öğretmen seçimi eğitim kalitesini arttırır. Birçok uluslararası özel şirketin çalışma arkadaşlarını seçme kriterleri ve yolları incelenirse detaycı bir yaklaşım sergiledikleri gözlenir. Masa başında oturularak yapılan, insan etkileşiminin az olduğu işlerde bile işe alınacak kişi birçok testlerden geçirilmektedir. En önemlisi de başvuru yapanın motivasyonunun bu işe uygunluğuna dair sorgulamanın yapılmasıdır. Ancak insan yetiştirecek olan öğretmen ya da yöneticilerin seçimlerinde işe uygunluk sorgulaması yapılmamaktadır. Nedense kişilerin mesleki motivasyonun olup olmadığı pek önemsenmemiştir.
Gerek üniversiteye girişte, gerekse üniversite sonrası sınavlarda sadece eğitim bilgisini kapsayan ulusal testlere ve başarı durumuna göre görevlendirmek yerine, değişik yaş grubundaki çocuklara karşı sabrı ölçen testler daha anlamlı olacaktır. “Bir şey olamıyorsan bari öğretmen ol” bakış açısı artık çok eskilerde kalan bir anlayıştır. Eğitimle ilgili yapılan her işe sadece para kazanmak için yapılan iş olarak bakılması, duygusal vericiliğin az olması zaman kaybı olacağından, ülkeye katkısı az olacaktır.
İnsan yetiştirme sürecinde eğitim kurumları, akademik başarıyı artırmanın yanında, ortak değerleri öğreten ve insanların kendi geleceğini kurmalarının önünü açan mekanlar olmalıdır. Bir ülkenin insanlarının eğitim düzeyi huzuru, refahı ve dünya barışını doğrudan etkiler. Okul başarısı ve insani değerlerle donatılmış toplumların varlığı, tabiattaki diğer canlılar ve doğal denge için sigorta olacaktır. Eğitim sistemlerinin birçok vazgeçilmezi olsa da en önemlisi öğretmenlerdir. Her ne kadar bilgiye ulaşmanın bu kadar kolay olduğu zamanlardan geçilse de, öğretmenlerin diğer bütün eğitim ve öğrenme unsurlarını etkilediği gerçeği yadsınamaz. Bu nedenle öğretmenlerin kalitesi öğrencilerin, öğrencilerin kalitesi de tüm bir toplumun kalitesini etkiler.
Nermi Uygur tam da bu noktada herkesin öğretmen ya da eğitmen olamayacağını ifade eder. O; iyi bir eğitmeni “usta” olarak adlandırır. İyi bir eğitmen öğüt vermez, talimatlarla öğrencisini boğmaz, vasat olanla yetinmez. “Durur, bakar, dinler, gösterir, susar, konuşur, güler... usta, çırağın kendini bulmasında çırağa arkadaşlık eder.” (Uygur, 1993: 71). sözleri ile eğitim ve öğrenme sürecinde; büyük bir sabır ve özveri ile çalışması gereken öğretmeni betimler. Öğrencinin kişilik yapısını, yetenek ve ilgi alanlarını dikkate almalı, bireyin sorunlarını kendi başına çözmesine, yeteneğini keşfetmesine katkıda bulunup çabalarına cesaret vermenin yollarını bilmelidir. Ayrıca Uygur’un, eğitimciyi ya da öğretmeni “uzağı gören güçlü bir insan ve toplum gözlemcisi, bir kültür eleştirmeni, toplum onarıcısı, toplum düzelticisi, çağdaş bir toplum değiştiricisi” (Uygur, 2006: 28) olarak görmesi öğretmenlik mesleğinin geçmişten bugüne sosyal değişimdeki önemini bir kez daha hatırlatır.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Uygur, N. (1993). Yaşama Felsefesi. İstanbul: Kabalcı Yayınları.
Uygur, N. (2006). Kültür Kuramı. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları
Ayşe PARMAKSIZ