Bugün hiç kimse "Teknoloji ile ilgilenmiyorum." diyemez çünkü her alanda, en basit araçtan en karmaşığına, teknoloji ile iç içe geçmiş bir yaşamdan bahsedebiliriz. Genel olarak insanlarla araçlar arasında bir etkileşim söz konusudur. Bu noktada kimin daha fazla etkilendiği sorgulanmalıdır. İnsan mı teknolojinin eksik yanlarını fark ederek geliştirir ve değiştirir yoksa teknoloji mi insanı geliştirir ve değiştirir?
Tarih boyunca teknolojiler sadece günlük yaşamı kolaylaştırmakla kalmamış, aynı zamanda insanların yaşam tarzlarını, toplumsal yapılarını ve düşünce biçimlerini de etkilemiştir. Bu durum teknolojinin sadece pratik ihtiyaçları karşılayan araçlar olmadığını göstermektedir. Teknoloji insanların sosyal ilişkilerini, psikolojik deneyimlerini ve kültürel değerlerini şekillendirmede önemli bir rol oynamaktadır. Teknolojinin bu geniş etkisinin anlaşılması zor olabilir çünkü artık teknoloji insanın eli, kolu ve gözü gibi ayrılmaz bir uzvu haline gelmiştir.
Zamanla insanların teknolojiyi değiştirip geliştirdiği mi, yoksa teknolojinin insanlığı değiştirdiği mi, hangisinin daha çok evrildiği konusu düşünürleri meşgul etmiş görünür. Bu düşünürlerden biri de Georga Basalla'dır. Basalla'nın "Teknolojinin Evrimi" kitabında teknoloji ve insan ilişkisinin derinlemesine bir analizi yapılır. Basalla kitabında teknolojinin evrimini dar bir mühendislik veya bilimsel ilerleme perspektifinden ziyade, insan etkileşimi, toplumsal etkileri ve kültürel değişimleri içeren geniş bir yaklaşımla ele almaktadır. Ona göre teknoloji sadece insanlar tarafından icat edilip kullanılan araçlar değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bağlamlarla şekillenen bir olgudur. İnsanlar teknolojiyi yaratırken aynı zamanda teknoloji de insanları etkilemekte ve dönüştürerek yeni kültürler oluşturmaktadır. Basalla teknolojik gelişmeleri sadece ihtiyaçlara bağlı görmemekte, hatta teknolojiyi ihtiyaç ile bağdaştırmayı son derece gereksiz bulmakta toplumların kültürel taraflarının etkisine vurgu yapmaktadır. Kendi ifadesi ile “İnsanların kendi elleriyle yarattığı bu ürünler, insanoğlunun çağlar boyunca kendi varoluşunu tanımlamayı ve devam ettirmeyi seçtiği somut göstergeleridir.” (Basalla, 2013, s. 31).
İnsanın teknoloji ile evrimi karşılıklıdır. İlk insanların basit taş aletlerle başlayan teknolojik keşifleri, ateşin kontrol edilmesine, tarımın başlaması ve endüstriyel devrim gibi dönüm noktalarına evrilir. Bu süreçte insanlar teknolojiyi kullanarak çevrelerini ve kendilerini değiştirirler. Tarımın başlamasıyla yerleşik yaşama geçen insanlar toplumlarını oluşturmuş ve karmaşık sosyal yapılar geliştirmişlerdir. Sanayi devrimi ile de toplumların yapısı ve insanların yaşam tarzları kökten değişmiştir. Bu süreçte teknolojinin etkisi sadece dışsal değil, aynı zamanda içsel ve bilişsel bir boyuta da ulaşmış olur. İnsanlar teknoloji sayesinde yeni beceriler öğrenir, düşünce biçimleri değişir ve hatta zihinsel yetenekleri gelişir.
Teknolojilerin insanları ve dünya ile olan ilişkilerini, günlük yaşamı ve değerleri nasıl değiştirdiğine dair düşünmek zordur. Her yüzyılda farklı değişimlere neden olmasına rağmen son yıllarda dijital teknolojilerin insanlığı derinlemesine etkileyen bir dönüşüm sürecinde olması başlı başına tartışılacak bir konudur. Değişen iletişim biçimlerinden, bilginin doğruluğu ve güvenilirliğine, değişen ekonomik yapılardan zihinsel ve duygusal, psikolojik sağlığa kadar insanlığı nasıl etkilediği, değiştirdiği inceleme gerektirmektedir.
Sonuç olarak son yüzyılın evrimsel nitelikteki dijital teknolojilerinin etkisiyle insanlar yoğun, kökten ve hızlı değişimlere maruz kalmaktadır. Bu değişimlerin sosyal, psikolojik ve etik açılardan arzu edilen bir geleceği sağlayıp sağlamayacağı üzerine düşünmek ve tartışmak zamana yayılacak gibi görünüyor. Bu noktada en önemli desteğin doğru eğitim yaklaşımlarından sağlanacağı öngörülebilir.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Basalla, G. (2013). Teknolojinin Evrimi. (C. Soydemir, Çev.) Ankara: Doğubatı Yayınları.
Ayşe PARMAKSIZ