İbn-i Haldun Mukaddime adlı eserinde canlılar içerisinde sadece insanın yaşamını devam ettirebilmek için ilim ve sanayi gibi alanlara ihtiyaç duyan bir canlı olduğunu belirtir. Bu amaçla şehirler kuran, yeni ürünler üreten insanoğlunun geçimini temin edip, yaşamını devam ettirebilmek için çalışmasını hayati ihtiyaç olarak belirtir (Haldun, 2004:76). Ancak günümüz insanlarının büyük çoğunluğu; hayatını devam ettirmek için ya da temel ihtiyaçları olduğu için üretim ve tüketimin dışına çıkmaktadır. Abraham Maslow'un ünlü ihtiyaçlar hiyerarşisindeki temel fizyolojik ihtiyaçların dışında, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlar olan bölümlerin daha çok dikkate alındığı yeni üretim ve tüketim alanlarının sayısı artmıştır. Teknoloji yoluyla uluslararası bile olsa kolay ulaşılabilen her türlü ürün; kültürleri ve günlük yaşamları daha çok etkiler hale gelmiştir.
Her tüketim ürünü ekonomik açıdan incelendiğinde büyüme sağlar görünürken aynı zamanda tüketene de bağımlılık kazandırmaktadır. İyisinden kötüsüne her türlü bağımlılığın daha fazla tüketimi gerektirdiği rahatlıkla gözlenir. İnsanoğlunun açgözlü tutumunu ise ekonomi dünyası yeni pazarlama teknikleri ile çok iyi kullanmaktadır.
Eşyaya bağımlı popüler tüketim kültürüne kapılan insan gittikçe kendinden uzaklaşır. Sürekli yeni şeyleri görme ve biriktirme sevdasına kapılır. Hiçbir zaman tatmin olmadan kendini sınırsız ihtiyaç çarkının içerisinde hisseder. Bu noktada “Tüketim gerçekten mutluluk mudur?” sorusunun sorulması gerekir. Düşünür Seneca “Neşeli ise o fakirlik, fakirlik değildir zaten. Çünkü çok az şeyi olan değil hep daha çoğunu isteyen fakirdir aslında. Zenginliğin sınırı gerekli olana, sonra yeteri kadarına sahip olmaktır.” sözleriyle gerçek mutluluğu tanımlamış olur (Senaca, 2018:36). Ona buna yetişme kaygısı olmadan arkadaşa, aileye, dosta zaman ayıran, doğayla bütünleşip onun koyduğu en basitinden temel yasalara göre yaşamayı öğrenmek günümüz insanının aynı anda birçok şey için ter dökmesini engelleyecektir.
Tükettiğinin kölesi olmaya başlayan insanoğlu daha çok tüketebilmek düşüncesi ile gelirini arttıracak yeni çabalar sarf etmektedir. O, daha çok tüketmek için daha çok çalış kısır döngüsünün çoğu kez farkına bile varmaz. Bu döngüyü hayatın ve yaşadığı çağın gerçeği olarak kabul eder. Her türlü ekonomik kitleye hitap edecek ürün bolluğunda, tüketim sorunu sadece varlıklı olanların sorunu değildir. Tükettiğiyle mutlu olduğunu zanneden insan çoğu zaman kendinin farkına bile varmayabilir. Dayatılan tüketim toplumu kültürü içerisinde kendini öğrenemeden ve kendinden uzaklaşarak ömrünü tamamlayan çok sayıda insan vardır.
Ekonominin ilacı olarak sunulan tüketim toplumunun aslında insanları mutsuz etmenin dışında hiçbir katkısının olmadığı gün geçtikçe mutlaka kavranacaktır.
Yararlanılan Kaynaklar:
Haldun, İ. (2004) Mukaddi̇me I. Çeviren: Halil Kendir. İstanbul
Seneca, L, A. (2018) Ahlak Mektupları. Çeviren: Türkan Uzel, Jaguar Kitap