Allah, insanı yalnızca kendisine kulluk etmesi için yaratmıştır. (Zâriyât, 56) Kulluk, Cenâb-ı Hakkı tanımak, O’na inanmak ve O'na gönülden bağlanarak ve güzel işler yapmak demektir. Kulluğun özü de samimiyetle yapılan ibadettir.
İbadet, mümin olmanın göstergesi, imanın hayat bulması ve Yüce Yaratana olan sevgi ve bağlılığın samimi bir ifadesidir. Vermiş olduğu sayısız nimetlerden dolayı Cenâb-ı Hakka karşı bir şükür görevidir ibadet. İbadet, kulun, her şeyi yoktan var eden Yüce Yaratıcıyla aracısız bir şekilde iletişim kurabilmesi ve halini o’na arz etmesidir.
Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan yüce Allah’ın elbette insanların ibadetine de ihtiyacı yoktur. İbadete ihtiyacı olan kullardır. Çünkü ibadet dünya ve ahret mutluluğudur. İbadet eden insan, Ahiret mükafatının yanında bir çok güzel huy ve alışkanlık kazanır. İbadet her şeyden önce kişiye Allah’ın huzurunda ve gözetimi altında olduğunu hatırlatır. Bu bilinçte olan Müslüman da her zaman güzel ve doğru işler yapmaya, kötü ve zararlı şeylerden de uzak durmaya çalışır.
Günde beş vakit namaz kılan ve kıldığı namazın her rekatında okuduğu Fatiha ile Rabbine inandığını, samimiyetle ona teslim olduğunu ve sadece ondan yardım isteğini ifade Müslüman her hürlü kötülükten uzak durma gayretinde olacaktır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur: “(Ey Muhammed) sana vahy edilen kitabı oku ve namazı kıl. Çünkü namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut 45)
Aynı şekilde oruç irademizi güçlendirir, sabrımızı artırır, paylaşmayı ve başkalarını düşünmeyi öğretir. Nefsimize esir olmaktan, şeytanın yoluna düşmekten, harama el uzatmaktan ve kötü söz söylemekten bizi korur. İslam inancına göre ibadet, yani Allah Teala’ya kulluk, sadece namaz, oruç, hac, zekat gibi özel ibadetlerle sınırlı değildir. Bilakis Allah’a kulluk bilinciyle yapılan her türlü faydalı iş, birer ibadet hükmündedir
Beden ve ruh birleşmesinden meydana gelen insanın, huzurlu bir hayat yaşayabilmesi için maddi ihtiyaçlarıyla birlikte manevi ihtiyaçlarının da karşılanması gerekir. Bedenimizin yemeye, içmeye, ruhumuzun da manevi gıdaya ihtiyacı vardır. Ruhun gıdası ise sağlam bir iman ve ihlasla yapılan ibadettir. Yüce Rabbimiz Ra’d suresi 28. Ayette şöyle buyuruyor. “..iman edenler ve Allah’ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur.”
İbadetleri terk etmek insanı ibadetsiz bir din anlayışına ibadetsiz bir din anlayışı da “Dezim” gibi hiçbir işe karışmayan, köşesine çekilmiş bir tanrı inancına götürmesi muhtemeldir. Bu manada ibadet imanın koruyucusu ve destekleyicisidir.
İbadet, insanı Yüce Allah’ın huzurunda değerli kılan bir olgudur. (Furkan77) Allah (cc) insanı en güzel şekilde yaratmış, kâinattaki her şeyi onun hizmetine sunmuştur. Bütün bu özellikleri verdiği insandan sadece kendisine kulluk etmesini istemiştir. Onun için hayatımızın en değerli ve huzurlu zamanları ibadetle geçirdiğimiz vakitlerdir. İbadet, ruhumuzu yüceltir, gönlümüzü kötü duygu ve düşüncelerden arındırır. Davranışlarımızı düzelterek bizi ahlâki olgunluğa ulaştırır.
Dursun BOZ
İlçe Müftüsü