Yüce Allah’ın bizlere lütfettiği en büyük nimetlerden biriside hiç şüphesiz çocuklarımızdır. Onlar hayatımızın süsü, gözümüzün nuru ve Allah’ın bize bir emanetidirler. Onları iyi eğitip güzel terbiye etmek onlara karşı en önemli sorumluluklarımızdandır. Yüce Allah, bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Çocuklarınızın ve mallarınızın, sizin için bir imtihan vesilesi olduğunu ve büyük mükâfatın, kesinlikle Allah katında bulunduğunu bilin”(Enfal 28)
Kuşkusuz, her konuda olduğu gibi, dünya hayatının süsü ve en değerli varlığı olan çocuklarımızın eğitimi noktasında da bizler için en güzel örnek Sevgili Peygamberimizdir.
Efendimiz, doğan çocukların kulağına ezan okumuş ve çocuklara güzel bir isim verilmesini tavsiye ederek şöyle buyurmuştur “Siz kıyamet gününde kendi isimleriniz ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız, öyleyse güzel isimler seçin” (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 70, 108).
Peygamberimiz (s.a.s.) anne babalara, çocuklar arasında cinsiyet ayırımı yapmadan onlara eşit ve adaletli davranmalarını emretmiştir. Ayrıca "Çocuklarınıza ilk öğreteceğiniz kelime, ‘La ilahe illallah’ olsun". (Abdurrezzak, Musannef, 4/334) buyurarak çocukların din eğitimine erken yaşlarda başlamanın önemine işaret etmiştir.
Efendimiz (s.a.s.) çocukları çok sevmiş ve bu sevgisini söz ve davranışlarıyla ortaya koymuştur. O çocuklara olan sevgi ve merhametini onlarla oynayarak, başlarını okşayarak, onları öpüp koklayarak göstermiş ve tüm insanlığa örnek olmuştur. Peygamber Efendimiz ashâbının yanında bulunduğu bir sırada Hz. Hasan’ı öpmüştü. Orada bulunan Akra b. Hâbis de “Benim on tane çocuğum var, onlardan hiç birini öpmedim” deyince Resulüllah (s.a.s.) ona hayretle bakıp: “Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz” buyurmuştu. (Buhari, Edeb 18; Müslim, Fedâil, 65.)
Peygamberimiz çocukları önemser, yanlarından geçerken selâm verip hatırlarını sorar, soru ve isteklerini sabırla dinler ve onlara güzel öğütler verirdi. O çocuklara karşı hiçbir zaman kötü bir söz söylememiş, kaba davranmamış ve olumsuz bir tepki göstermemiştir. Nitekim on yıl boyunca hizmetinde bulunan Enes b. Mâlik, Hz. Peygamber’in bu süre zarfında bir defa bile kendisini azarlamadığını, bir şeyi yapıp yapmama hususunda asla sorguya çekmediğini nakletmektedir (bkz. Müslim, Fezâil, 52).
Resulü Ekrem (s.a.s.) .“Kim gerçekten samimi bir şekilde şehit olmayı isterse Allah o kimseyi yatağında bile ölse şehitlerin derecesine ulaştırır.” (Tirmizî, Fezâilü’l-cihâd 19) buyurarak çocuklara Vatan Sevgisi ve milli bir şuur aşılamanın önemini belirtmiştir.
Biz Müslümanlar da Peygamber Efendimizi örnek alarak yavrularımızı; kendini ve Rabbini bilen, sorumluluklarının farkında olan, faydalı ilim ve güzel ahlakla donanmış, ibadet şuuru ve helal kazanç bilincine sahip, milletine ve insanlığa faydalı nesiller olarak yetiştirmeliyiz. Nitekim Allah Resulü (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Hiç bir anne baba çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.” Tirmizî, Birr ve sıla, 33
Dursun BOZ
Kelkit İlçe Müftüsü