“Hiçbir baba, çocuğuna güzel ahlaktan daha kıymetli bir miras bırakmamıştır.” (Tirmizî, Birr, 33; İbn Hanbel, IV, 77)
"Andolsun biz Âdemoğluna şan, şeref ve nimetler verdik; onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık."(İsrâ Suresi - 70 . Ayet) İnsan dünya hayatında yaratılmışların en şereflisidir(eşref-i mahlukat). Üstün yaratılış özellikleriyle diğer canlılardan ayrılır ve onlara hükmeder. Dolayısıyla Allah(c.c.) insana akıl, zeka, düşünme ve karar verme yetilerini vermesinden dolayı insanı sorumlu tutmuştur. Bu dünya geçicidir. Baki olan Allah'tır. Bu fani dünyada iyiye yönelme, güzeli tercih etme ve doğruyu arama, kötülüklerden uzaklaşmak insanın sonsuz aleme bir ümitle gitmesine vesile olacaktır. Allah(c.c.) Âl-i İmrân Suresi - 139 . ayetinde "Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz." buyurarak yeise kapılmamamız ve her zaman bir ümit taşımamız gerektiğini hatırlatmıştır.
İnsan günahsız, tertemiz, saf bir şekilde dünyaya gelmekte ancak sonra çeşitli sebeplerle yanlış işler yapabilmektedir. Bir nehir ilk doğduğu anda tertemizdir, saftır, berraktır. Ancak zamanla geçtiği yerlerden etkilenmekte ve o özellikleri içine almakta, nihayetinde okyanusa/denize döküleceği yerde geçtiği bütün toprakların özelliklerini içine almaktadır. İnsanoğlu da geçtiği yollar iyi ise sonsuzluğa iyi olarak gitmekte, kötü ise kötü olarak gitmektedir. Zaten dünya iyilerin ve kötülerin mücadelesinden ibaret değil midir?
İnsan iyi, erdemli olanı öğrenir ve hayatına uygularsa dünya ve ahiret hayatı kurtulur. Kötü olanı tercih ederse hem dünya hayatı hem de ahiret hayatı berbat olur. Bu yüzden çocuklarımızı hep iyi olana, hep güzel olana yönlendirmek bizim önceliğimiz olmalıdır. Çocuk önce ahlak açısından tam olmalıdır. Daha sonra diğer meziyetlerin gelişmesi için destek olunmalıdır. Ahlaksız bir siyasetçi, imam, doktor, öğretmen, polis vb. sadece kendine zarar vermez. Bulunduğu toplumun da çökmesine neden olur. Bizim bilgili bir çalışandan önce ahlaklı bir çalışan görüşünü hayatımızın merkezine koymalıyız.
Dünyada her milletin farklı bir ahlak(etik) anlayışı mevcuttur. Dünyadaki dinlerin büyük çoğunluğunun iyiliği, güzelliği öncelediğini görüyoruz. Dünya iyiliği önceliyorsa o zaman bu kötülüklerin kaynağı nedir? Yanımızda haksızlığa uğramış bir kişi varsa ve biz de bu olaya sessiz kalıyorsak insanlığa en büyük kötülüğü biz yapıyoruz demektir. Çünkü dünya kötüler yüzünden değil kötülere ses çıkarmayanlar yüzünden bu halde.
Bütün işlerimizde güzel ahlakı öncelemeli, hayatımızın merkezine almalıyız. Dünya daha güzel olacaksa güzel ahlaklı bireyler sayesinde olacaktır. Bugünü ve yarını kurtarmak için var mısınız güzel ahlakı öncelemeye...
Mükerrem KALKAN