Bu coğrafyada alevi olmak “Bizzat Anadolu’nun kendisi olmaktır”diyerek başlamak istiyorum.
Malumunuz son günlerde Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden başlatılan anlamsız,gereksiz “alevilik” tartışması yürütülüyor.
Geçtiğimiz akşam bir TV. kanalında izlediğim tartışma programı bana geçmişte yaşanan olumsuzlukları hatırlattı.
Alevilik üzerine; makamı,mevkii, görüşü, düşüncesi ne olursa olsun böyle bir konuyu tartışma konusu haline kim getiriyorsabilerek yada bilmeyerek bu ülkeye en büyük kötülüğü ediyor!
Lütfen beyler!
Başınızı kaldırıp ta etrafımıza bir bakıverin!
Dört tarafımız ateş çemberi…
Asırlık, hem de yeminli düşmanlarımız; küresel kan emiciler…
Harıl harıl çalışıyorlar.
Ege’de denize döktüğümüz yunan ateşle oynuyor.
Neyse…
Başlığa dönersek.
Bu ülkede etnik köken üzerine çok bedeller ödendi.
Bizim kuşak ve öncesi Alevi-Sünni , Sağcı-Solcu tartışmalarıyla büyüdü.
Neticede gördük ki bu anlamsız tartışmaların hepsi tezgah!
Şu kafaya bakın!
Ne demek sen alevisin?
Kılıçdaroğlu’nu kastederek “Aday olursan sana oy vermezler!
Böyle bir cümle kurmak dahi, utanç verici!
Toplumun siyasi yönden karpuz gibi ikiye bölündüğü,kutuplaşmanın tavan yaptığı bir zamanda “alevilik”konusunu gündeme getirmenin kime ne faydası var?
Yıllardır bu konu ısıtılıp ısıtılıp milletin önüne getirilip servis ediliyor!
Bir takım siyasi hesaplar,farklı görüş ve anlayışlar, etnik köken üzerinden bu şeklide konuşulmasıbirlik ve beraberliğimiz açısından tehlikelidir.
Cumhurbaşkanlığını kaybetmekten daha büyük bir tehlikedir.
Tartışmanın öznesi olan Kemal Kılıçdaroğlu özelinden söylemek gerekirse, bir insanı doğduğu,büyüdüğü memleketinden,inancından etnik yapısından dolayı engellemek (eğer engelleniyorsa),o’na farklı gözle bakmakkabul edilemez!
Özrü kabahatinden büyük olan Ankara Milletvekiline göre Kemal Beyin “alevi” olması onun ve onun gibi düşünenler için endişe olabilir ama bu satırların yazarı “sünni”kardeşiniz olarak açıkça söylüyorum endişe değil tam tersine demokrasinin bir gereğidir.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın adaylık hakkı ne iseKılıçdaroğlu’nunkide öyledir.Hepsi bu vatanın öz evlatlarıdır.Ötesi yok!
Ha seçimi kazanır kazanamaz.
O ayrı bir tartışma konusu.
“Alevi” demek ayrıştırıcı ve zehirli bir dildir!
Böyle bir akıl tutulması olabilir mi?
Buna dense dense“faşizm” denir.
Maalesef yüzyıllardır uygulanan sistematik oyunlardan ve FETÖvari örgütlerin pompaladığı bu ve benzeri tartışmalardan,önyargılardan halkımız çok zarar gördü.
Aleviler için;
-Yaptığı yemek yenmez.
-Evlerine girilmez
-Kapılarına çarpı işareti atılır.
-Mum ile ilgili sapık,saçma ve şerefsizce espriler.
Bunun gibi daha onlarcasını buraya sıralayabilirim.
Kendinize gelin beyler!
Başka konumu yok konuşacak.
Ekonomiyi zamları konuşun!
Böyle bayatlamış,suni gündemlerle toplumu ayrıştırmayın.
30 TL’ye dayanmış benzinin litresi,şoför esnafı kontak kapatma noktasına gelmiş.
Yazık!
Zaten vatandaşın gündeminde böyle bir konu yok.
Ekonominin bozuk dişlileri arasında yaşam mücadelesi veren vatandaşların derdi enflasyon!
Zamla yatıp zamla kalkılan bir ülkede farklı konuları gündeme getirip siyasi prim sağlama vakti bize göre çoktan geçti.
Artık bu söylemleri kimse yemiyor!
Vatandaş, çarşıda, pazarda, kahvede sadece ekonomiyi hayat pahalılığını konuşuyor.
Konuşurken de “Bu karanlık tablodan nasıl kurtulacağız,benzinin, mazotun fiyatını kim düşürecek? Unun, şekerin, çayın fiyatı ne olacak?”
Netice itibariyle…
Farklılıklarımızı zenginliğimiz kabul ederek kültürel ve sosyolojik anlamda ülkemizde demokrasinin, hukukun, insan hakları ve temel özgürlüklere olan saygının sevginin gelişmesi gerekiyor.
Sözün özü.
Hünkar Hacı Bektaşi Veli’nin çağlar aşıp gelen “İncinsende incitme” sözünü kendine rehber kabul etmiş, hiçbir oyuna gelmeyen Alevi canlar... Maraş'ta öldürüldüler. Çorum'da katledildiler. Sivas'ta yakıldılar. Gazi'de kurşunlandılar. Ama vatan,millet,bayrak sevgisi ve hoşgörülerinden hiç ödün vermediler.
Seviyorum sizi Ehli Beyt’inaşıkları.Hz.Hüseyin’inyoldaşları,Zulme boyun eğmeyen Kerbela'nınasil torunları.