EMİN AHMET YAZICI
Bilgelik ve dürüstlük kavramları kelime hazinemde yoktu onu tanımadan önce. Henüz çocukluk mevsiminden yeni çıkmak üzereydim; nüfus cüzdanım verilmemişti elime. İyiyle-kötüyü ayırt etme kabiliyetim gelişmemişti, duygularımla ağlardım, aklım ermezdi çok gerçeğe. ”Yedi Cüceler” ve “Köroğlu” kitaplığımın başköşesini işgal ediyordu; o, “Sefiller’i” okumamızı tavsiye edinceye dek. Kompozisyon notum bütün sınavlarda otuzdu; edebiyatın ülkesini keşfetmemiştim henüz. Türkçe derslerini onun sayesinde çok sevdiğimi sanmıyorum, fakat özellikle Türkçe derslerinden kaytarmayışım onunla ilişkiliydi! Öğretmen olma hayalim bir özenti değildi ona dair lakin onun gibi bir öğretmen olmayı her zaman istemişimdir.
Hüzünlü bir yaşam omuzlarımdan asılmamıştı henüz; oysa hüznü, onun gönül dilinin satır aralarından çekip almıştım o yaşlarda. Yıllar sonra kalemi-defteri elime alıp, hüzne ve sevdaya dair satırlar karalayacağım aklımın ucuna gelmemiş olsa bile, onun yaktığı bir ateşin kıvılcımları yüreğimi körüklemiştir bu yönden. Yüzündeki çizgilere yabancı kalışım, kesinlikle ve kesinlikle, yüreğindeki merhamet ve şefkat duygusuna da yabancı kaldığım anlamında sayılmamalı.
Düşler dünyasının Mecnun’u ben, onun tebeşir kokulu ellerini öpmeyi ne kadar çok istiyorum şimdilerde. “Sizi çok özledim hocam, sizi hiç ama hiç unutmadım” diyerek, ona koşmayı, sarılmayı ne çok istiyorum. Bir ağabey, bir dost, bir arkadaş yakınlığında gördüğüm, hafif göbekli, tombul yanaklı, kâh dünyanın en sevimli insanı kâh hiç gülmeyecek zannettiğiniz asık bir suratın sahibi, kendisini vazifesine adamış, kutsal bir görev bekçisi… Asil duruşundan ve nasihatvâri sohbetlerinden asla ve asla taviz vermeyen gerçek bir Anadolu insanı... O bir öğretmen, o bir yürek insanı, o bir kardeş, o bir…
“Geçmiş zaman olur ki hayali cihân değer” mısra-ı bercestesinde belirtilen değer ve saygıyla özlüyorum onunla geçen iki yılı. Meğer ne çok şey sığdırmışım yüreğime ve belleğime ona dair. Otuz yıl sonra da olsa, onu arayıp bulmak, sesini duymak… Meğer ne çok ihtiyacım varmış özlemini duyduğum bu şeye. Her insana nasip olmayacak güzellikleri ve özellikleri ona nasip eden Yüce Allah, umuyorum ki bir gün görüşmeyi de nasip eder.
Adamlığın ve adam olmanın şartlarını, bizlere kara tahtanın önünde anlatmaya çalışan bir yüreğin önünde saygıyla durmak çok şey olmasa gerek.
Teşekkürler kıymetli ve de çok değerli öğretmen E.Ahmet Yazıcı, teşekkürler. Hayata dair ne varsa bizlere vermek istediğin ve verdiğin bütün değerli bilgiler için çok ama çok teşekkürler. Şunu çok iyi bilesiniz ki, hayatımın son otuz yılında size dair mutlaka ama mutlaka izler vardır. Bir ömür kalbimde yeriniz olacaktır ve bir ömür yüreğim size dair bir şeyler duyacak, fısıldayacaktır yanık ezgili türküler misâli…
Köksal AKAR
Ekleme
Tarihi: 12 Aralık 2021 - Pazar
EMİN AHMET YAZICI
Bilgelik ve dürüstlük kavramları kelime hazinemde yoktu onu tanımadan önce. Henüz çocukluk mevsiminden yeni çıkmak üzereydim; nüfus cüzdanım verilmemişti elime. İyiyle-kötüyü ayırt etme kabiliyetim gelişmemişti, duygularımla ağlardım, aklım ermezdi çok gerçeğe. ”Yedi Cüceler” ve “Köroğlu” kitaplığımın başköşesini işgal ediyordu; o, “Sefiller’i” okumamızı tavsiye edinceye dek. Kompozisyon notum bütün sınavlarda otuzdu; edebiyatın ülkesini keşfetmemiştim henüz. Türkçe derslerini onun sayesinde çok sevdiğimi sanmıyorum, fakat özellikle Türkçe derslerinden kaytarmayışım onunla ilişkiliydi! Öğretmen olma hayalim bir özenti değildi ona dair lakin onun gibi bir öğretmen olmayı her zaman istemişimdir.
Hüzünlü bir yaşam omuzlarımdan asılmamıştı henüz; oysa hüznü, onun gönül dilinin satır aralarından çekip almıştım o yaşlarda. Yıllar sonra kalemi-defteri elime alıp, hüzne ve sevdaya dair satırlar karalayacağım aklımın ucuna gelmemiş olsa bile, onun yaktığı bir ateşin kıvılcımları yüreğimi körüklemiştir bu yönden. Yüzündeki çizgilere yabancı kalışım, kesinlikle ve kesinlikle, yüreğindeki merhamet ve şefkat duygusuna da yabancı kaldığım anlamında sayılmamalı.
Düşler dünyasının Mecnun’u ben, onun tebeşir kokulu ellerini öpmeyi ne kadar çok istiyorum şimdilerde. “Sizi çok özledim hocam, sizi hiç ama hiç unutmadım” diyerek, ona koşmayı, sarılmayı ne çok istiyorum. Bir ağabey, bir dost, bir arkadaş yakınlığında gördüğüm, hafif göbekli, tombul yanaklı, kâh dünyanın en sevimli insanı kâh hiç gülmeyecek zannettiğiniz asık bir suratın sahibi, kendisini vazifesine adamış, kutsal bir görev bekçisi… Asil duruşundan ve nasihatvâri sohbetlerinden asla ve asla taviz vermeyen gerçek bir Anadolu insanı... O bir öğretmen, o bir yürek insanı, o bir kardeş, o bir…
“Geçmiş zaman olur ki hayali cihân değer” mısra-ı bercestesinde belirtilen değer ve saygıyla özlüyorum onunla geçen iki yılı. Meğer ne çok şey sığdırmışım yüreğime ve belleğime ona dair. Otuz yıl sonra da olsa, onu arayıp bulmak, sesini duymak… Meğer ne çok ihtiyacım varmış özlemini duyduğum bu şeye. Her insana nasip olmayacak güzellikleri ve özellikleri ona nasip eden Yüce Allah, umuyorum ki bir gün görüşmeyi de nasip eder.
Adamlığın ve adam olmanın şartlarını, bizlere kara tahtanın önünde anlatmaya çalışan bir yüreğin önünde saygıyla durmak çok şey olmasa gerek.
Teşekkürler kıymetli ve de çok değerli öğretmen E.Ahmet Yazıcı, teşekkürler. Hayata dair ne varsa bizlere vermek istediğin ve verdiğin bütün değerli bilgiler için çok ama çok teşekkürler. Şunu çok iyi bilesiniz ki, hayatımın son otuz yılında size dair mutlaka ama mutlaka izler vardır. Bir ömür kalbimde yeriniz olacaktır ve bir ömür yüreğim size dair bir şeyler duyacak, fısıldayacaktır yanık ezgili türküler misâli…
Köksal AKAR
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.