Bazı bas-it karakterli ikiyüzlü hatta Akif’in dediği gibi “yirmi yüzlü” kişiler vardır. Her gün toplumun karşısına farklı bir karakter ve farklı bir yüzle çıkarlar. Aslında bunun iki sebebi vardır. Ya psikolojisi bozuk ruh hastasıdır, farkında olmadan her gün farklı bir posta bürünür ya da karaktersizliği en büyük mesleği haline getirmiştir, iki yüzlülük geçim kaynağı olmuştur.
Bu çeşitli karaktere bürünen kişiler aslında toplumu kandırdığını düşünür ve kendini böyle avutur. Fakat herkes bunların gerçek yüzünü bilmektedir.
Peki, bu ikiyüzlü karaktersiz, bas-it varlıkları nasıl tanırız?
Örneğin bu varlıklar, bugün söylediğinin tam tersini yarın kendisi çok rahat bir şekilde ortaya koyabilir. Hani daha önce bir gazete haberi yapmıştık. Bir sayısında yerden yere vurduğu bir devlet adamını ikinci sayısında yerlere göklere sığdıramıyordu. Niçin, çünkü mutlaka bir rantı vardır ya da başka bir kişinin kalemşorluğuna soyunmuştur. Kendi kendini yalanlayan bu söz konusu varlıklar utanmadan sıkılmadan toplum içine çıkabilirler. Çünkü dediğimiz gibi bu yirmi yüzlülerin geçim kaynakları ve kişilikleri bunu gerektirir.
Peki, bu ikiyüzlü karaktersiz, bas-it varlıkları başka nasıl tanırız?
Bu söz konusu varlıklar, elde ettikleri imkân ve makamları kullanarak her yerde bulunabilir, topluma kendilerini büyük adam gibi! sunabilirler. Fakat toplum bunları hitaplarından, icraatlarından ve davranışlarından hemen tanır. Örneğin bu ikiyüzlülerin gerçek yüzleri ortaya çıkınca hemen agresifleşir, kin kusmaya, hakaret etmeye hatta ve hatta salya dökmeye başlarlar.
Bir bakarsınız ki o kültürlü, görgülü, güya naif adam gitmiş yerine bambaşka bir varlık gelmiştir. İşte o zaman bu bas-it varlıkları rahatlıkla tanıyabilirsiniz.
Şanlı tarihimizde bu durumu özetleyen onlarca örnek vardır, fakat ben sizlere Yıldırım Beyazıt ve Timur’dan bir örnek vermek istiyorum.
Timur, Ankara Savaşı öncesinde Yıldırım’ı kızdırmak için ona bir tepsi içerisinde at pisliği gönderir. Fakat Yıldırım buna karşılık olarak bir tepsi baklava gönderir. Tabii ki yanına da bir not bırakır. Notta: “Herkes kendi yediğinden gönderir.” yazmaktadır.
İşte değerli dostlar, demek ki herkes kendi heybesinde ne varsa topluma onu sunar. Herkes kendi kalibresine uygun cümle kurar. İnsanlar seni kıyafetinle karşılar ama bilesin ki fikrinle uğurlar. Yani kişiliksiz, bas-it, yirmi yüzlü varlıklar aslında bilmeden kendilerini bu şekilde deşifre ederler.
Allah’a şükür ki feraset sahibi halkımız bu varlıkları iyi tanımakta ve halkın sırtından karnını doyuran bu kan emici eklem bacaklılara her yerde ve her ortamda “OHA ÖKÜZ” diyerek hak ettikleri cevabı vermektedirler.
Gümüşhane Ekspres Gazetesi olarak, her zaman olduğu gibi yine bu eklem bacaklı, kan emici, yirmi yüzlü bas-it varlıkları deşifre etmeye devam edeceğiz.
Nihat Zeyrek