Günümüz de olanları anlamak, takip etmek ve sonuca varmak çok zor.
Hayatın neresinden bakarsanız bakınız.
Sonuç ve sebep arasında nerede ise hiç bağlantı kalmamış.
İstanbulda’da yaşamak için sebepleri saymaya başlıyorsunuz, sonuç bambaşka çıkıyor.
Karar vermek ile verilen karar doğrultusunda hareket etmekle, hedef arasında uçurumlar oluşuyor.
İnsan ne düşünüyor?
Sonuç ne çıkıyor?
İnsanı anlamak ve anlam yüklemek oldukça zor.
İnsanlar yaşadıkları yerlerle özdeşleşirler.
Fikirler, insanları diğer insanlardan ayırt ederek, ya üstün kılar, ya da perişan eder.
Şehrimiz ve ülkemiz için ne düşünüyoruz?
Düşündüğümüzü uygulamak için neler yapıyoruz?
Hep eleştirmekle bir yere varılmaz.
Kişi eleştirdiği konuda, daha iyisini yapmak için bir şeyler yapması gerekir.
Yapmak için yetkili olması lazım.
Yetkili olmak için de o göreve talip olunmalıdır.
Yaşam ve yaşamı kolaylaştırmak zor ve hatta çok zor.
Bu günkü hayatta ki kamusal uygulamalardan ve ekonomik yaşamdan mutlu musunuz?
Mutlu iseniz denecek bir söz yok, sadece mutluluğunuzun devamını dilemekten başka.
Mutsuz iseniz, peki bu güne kadar tepki olarak, değiştirmek için ne gibi bir çalışmanız oldu?
Kişi hem şikâyet ediyor hem de değişim için mücadele etmiyor ise, o kişinin kişiliğinde bir sıkıntı var demektir.
Sahiden de şöyle etrafınıza bakınız.
Bulunduğu durumdan ve ortamdan şikâyetçi olup, bu durumu ve ortamı değiştirmeye dair bir hareket göstermeyen kişinin inandırıcılığı ne kadardır sizce?
Çok zor bir oluşum değil mi?
Kişi kendisine yapılanlardan ya memnundur, ya değildir.
Ortası olamaz.
Memnun isen devam, değil isen değiştir.
Değiştirmen için de harekete geç, geç kalma, çünkü hayat denen zaman o kadar uzun değildir.
Hele değiştirme şansın her zaman senin elinde değildir, zamanı iyi kullanmak gerek.
Durum çok zor demek, o zaman değiştirmek gerek.
Değişimi kişi önce kendisine bulması ve kendisinde başlaması gerek.
Peki, size ne gerek?
Zor’u kolaya dönüştürmek.
Haydi, kolay gelsin.