Ülkemiz zor günlerden geçerken bazı gelişmeleri dikkatlice izleyip sağlıklı analiz yapmak memleketimiz hayrına olacaktır diye düşünüyorum. Dünyada hiçbir yaprağın sebepsiz kımıldamayacağına inananlardanım. Kesinlikle paranoyak değilim, gayet sağlıklı bir eğitime ve psikolojiye sahibim. Oluşturulmak istenen algılara kapılmadan sadece yaşanılan vakalara sağlıklı bir eğitim ve sağlıklı bir psikoloji gözlüğüyle bakıyor ve analiz ediyorum.
Birkaç spor müsabakasında tribünlerden ‘’Hükümet İstifa’’ sesleri yükseldi. Hükümeti istifaya çağıranları demokrasinin hoşgörüsü içerisinde ve düşünce özgürlüğü çerçevesinde kabul etmek gerektiğini söyleyenler olabilir. Ancak, bunlar doğabilecek tehlikeyi göremeyecek kadar kör olan ya da art niyetli olanlardır. Pek tabii ki sonuna kadar düşünce özgürlüğünden yanayım. Kişilerin protesto hakkı kullanması ve düşüncelerini özgürce söylemesi de anayasal bir hak olarak bilirim. Buna desteyim olur, bir itirazım olamaz. Fakat demokrasi kendinin kılıf yapılarak yine kendisinin yok edilmesine müsaade etmez. İnsanlar gidişattan memnun olmadıklarını yazabilir, çizebilir, yazılı ve görsel medyada söyleyebilir. Hatta izin alıp belirlenen alanda protesto hakkını da kullanabilir. Bu durumlarda yasal bir sıkıntı olmadığından benim de bir itirazım olamaz. Benim itirazım sadece bir takım taraftarlığı için bir araya toplanmış kalabalıkları aynı sloganla buluşturulmasıdır. Bu çok tehlikelidir. Bu beşinci kol faaliyeti değil midir? Neden mi? Bu tribünlerde aynı dünya görüşüne ve siyasi görüşe sahip olmayanlar da bulunmaktadır. Tribünlerde karşılık verilmesi sonucunda ortaya çıkabilecek kaosu ve sonrasını düşünebiliyor musunuz? Bu tespitime katılmayan olabilir mi? Genel seçimlere çok kısa bir süre kalmasına rağmen böyle bir girişimin amacı ne olabilir? Böyle devam eder ise tribünlerin karışacağını, telafi edilemez sonuçlar doğuracağını göremeyecek kadar kör cahil misiniz? Ya da beşinci koldan mısınız?
Nedir bu beşinci kol, Beşinci kol, fiilî müdahale ile ele geçirilemeyen bir kitleyi veya devleti propaganda, casusluk, sabotaj ya da terör yoluyla manevi etkiye maruz bırakmak suretiyle müdahaleye uygun hale getirmek ya da fiilî savaş esnasında savaşı daha kolay kazanmak için yapılan her türlü manevi yıkıcı çalışma olarak tanımlanır.
Zor günlerden geçerken her zamankinden daha uyanık olmalıyız. Yüce Türk milletiyle hesaplaşmak isteyenleri ve bu milletin içerisinde barınıp milletin, devletin derdiyle dertlenmeyenlerin ne yapmaya çalıştıklarını anlamak için beşinci kol faaliyetleri konusunu biraz daha açalım.
Beşinci kolun çalışanları, hizmetkârları kimlerdir.
1- Özel olarak yetiştirilmişler: Bunlar, beşinci kol teşkilatının en önemli elemanlarıdır. Ekibin beynini oluştururlar.
2- Bilim zümresi, sanatçılar, film yıldızları: Sürekli görevli olmayan daha çok tek ya da birkaç görev için ülkelere sokulan şahıslardır.
3- Yerli unsurlar: Çoğunlukla ayrı bir ideolojiyi benimsemiş devlet otoritesine aykırı hareket eden ya da devletin yaptıklarından hoşlanmayanlardır. Beşinci kol faaliyetlerinde gönüllü olurlar.
4- Çıkarcı kesim: Bu kişiler, her iklimde yetişir. Çıkarları için analarını bile satarlar ve her türlü işte kullanılabilirler.
5- Hiç bilmeyerek alet olanlar: Olayların gerçek yüzünü göremeyen fakat iyi niyetli kişilerdir. Kime hizmet ettiklerini bilmezler. Bu kesim azımsanmayacak kadar çoktur.
6- Medya: Önce insanların evine girer, sonra beynine girer ve sonunda da ruhlarını emer ele geçirir. Toplumda algıları yönlendiren en büyük güç unsurlarının başında gelir.
Devletimiz ve milletimiz kadim bir geçmişe sahiptir. Her türlü zorluğun üstesinden gelecek yeteneğe, kabiliyete sahiptir. Üzerinde yapılmak istenen hiçbir ameliyata izin vermeyecektir. Bu mücadelede devletin ve milletin kolu kanadı hiç şüphesiz gözünü budaktan esirgemeyen vatanseverler olacaktır. Bu mücadele çetin geçecektir. Ancak tarih adlı bilge Müslüman Türk’ün mücadelesinden hoşnut kalacaktır.
Seyit TOK