Hıristiyan Rusya’nın müslüman askerleri, tekbirler eşliğinde girdi Ukrayna’ya. Ve Komünist Putin “yoldaşlarım”, diye uğurladı onları savaşa. Cemal Süreyya’nın da dediği gibi.
Kör oldum!
Sonra döndü hümanist aydınımız Zülfü Livaneli bizimle ilgisi olmayan bir savaşı eleştirmek için “bizden başka çocuğuna “savaş” ismi koyan başka bir millet yok”, dedi.
Kör oldum!
Savaşta “silah üstünlüğünün” ne kadar önemli olduğu Tüm dünya ibretle izlerken siyasi bir liderimiz çıkıp “s400’leri nerede saklıyorsunuz ve nerede kullanacağız?” diye sordu.
Kör oldum!
Hiçbir siyasi geçmişi ve tecrübesi olmayana eski bir komedyen! savaş yeleğini giyip silahı ile sokağa indiğinde dünya cesaretin en büyük siyaset olduğunu gördü.
Kör oldum!
İngiliz bir muhabir, Ukrayna’daki savaşı anlatırken, dünya kamuoyunu uyarmak için “burası Irak, Suriye veya Afganistan değil, burası Avrupa’nın tam göbeği dedi.
Kör oldum!
Vicdan ve Allah korkusundan yoksun olanların, ne derecede vahşileşebileceklerini dünyalık uğruna binlerce insanı cayır cayır yaktıklarını gördüğümde Türk milletinin ve Türk devletinin dünyada adalet ve merhameti temsil eden yegane varlık olduğunu görmekte beni içten içe gururlandırıyor.
Dünya gerçekten bir “Gariplikler Tiyatrosu”. “Gerçeği ararken, gerçeği keşfedeceğime, onun değiştiğini görüyorum” (Andrei Tarkowski/Stalker). Gerçek onu bulduğumuza değecek bir şey mi? Onu da bilmiyoruz. Gerçek ve doğru aynı şeyler mi? Onu da bilmiyoruz. İnsanı tanımlayan en güzel yorumlardan birini hatırlarsınız “dünyada fitne çıkarıp kan dökecek olan”. İnsan gerçeği kendinden dışarıda aradıkça her daim eli ve gözü boş dönecektir.
Yukarıda çocuklar bombalanırken dünyanın aşağı yukarı nelerle uğraştığını sizlere hatırlatmaya çalıştım. İçlerinden hangisi tartışmaya değer bilmiyoruz. Ancak bunlar, dünyanın neresinde olursa olsun, hangi ırktan olursa olsun parçalanarak ölen hiçbir çocuğun umurunda değil.
Fahrettin KÖSEOĞLU