İnsanoğlu, koca evrende küçücük dünya denen bu yerde kendine biçilen müddet kadar eğlenir, acılarını, hüzünlerini; sevinçlerini, hiçbir zaman vazgeçemeyeceğini düşündüğü sevdiklerini geride bırakarak zaman değirmeninin çarklarında sonsuzluğa doğru yol alır. Bu durum tüm insanoğlu için dünyada en gerçekçi kaçınılmaz sondur.
Her insan bu kaçınılmaz sonla karşılaşacak, ancak şunu da biliyoruz ki insan, dünyada bir amaç uğruna yaratılmıştır. Dünyada bu amacın farkında olanlar, farkındaymış gibi davrananlar ve bu amaçtan bihaber yaşayanlar olmak üzere üç farklı kesim vardır. Bu kesimlerin özelliklerini şöyle bir analiz edelim.
Amaçtan bihaber yaşayanlar, gerçek amaçtan bihaber olduklarından önceledikleri dünyevi kazançlardır. Bunlarda kazanmak için her yol mubahtır. Bu kesimin bir diğer özelliği iftira atmada ve dedikodu yapmada usta olmalarıdır. Gerçek amacın farkında olup, başarılı olan insanların birinci derecede düşmanıdırlar onları, güçleri yettiği en büyük kayalarla taşlamayı çok iyi becerirler. İnsanlık namına hiç kimseye bir tas su bile vermezler. Yaralı parmakla işleri olmaz.
Gerçek amacın farkındaymış gibi olanlar, bunlar insanlık namına ne kadar kutsal değerler var ise bu değerleri suistimal ederek hayatta kalırlar. Parazit şekline bürünüp asalak olarak yaşamayı seçerler. Tam anlamıyla iyi bir kan emicilerdir. Hal ve hareketlerinde samimiyetsizdirler.
Gerçek amacın farkında olanlar, bunların en büyük özellikleri çalışmayı, üretmeyi; dostluğu, iyiliği hayat felsefeleri olarak belirlemişlerdir. İnsanî değerlere çok önem verirler. Bunlar dünyada en lezzetli meyveleri veren ağaçlar olduğundan vasıfsız, kıymet bilmez, asalak insanlar tarafından taş yağmuruna tutulurlar. Ancak onlar yine de en güzel meyveleri insanlığa sunmaya devam ederler.
Her devrin Molla Kasımları ve Yunusları vardır. Hiç şüphe yok ki, Molla Kasımlar her devirde Yunusları taşlayacak; ancak ne yaparlarsa yapsınlar her devirde Yunuslar galip gelecek.
Seyit TOK