İnsanlara yakın bir bölgede huzur içinde yaşayan hayvanlar, bir zaman sonra insanoğlundan çok zarar görmeye başlamış. Hayvanlar toplanarak bilge kralları olan aslandan bu duruma çare bulmasını istemişler. Bilge kral, istişare meclisini toplamış. Hararetli tartışmalardan sonra yaşadıkları yerden göç etmeye karar vermişler. Hayvanlar, Bilge kralları aslanın önderliğinde insanlardan uzak, güvenli ve cenneti anımsatan güzellikte bir yere göç edip yerleşmişler.
Bu yere, mor, siyah bulutlar sık sık uğruyor, içini boşaltıyor, huzur buluyor sonra da biraz güneşle oynaşıp, bir sonraki buluşma günü için söz alıyor ve aniden gözden kayboluyormuş. Yağmurdan sonra güneşin hayat öpücüğü ile biraz daha büyüyen ağaçlar, göğe doğru boy salıp, güzelliği ile görenleri büyülüyormuş.
Ormanın iç bölgelerinde ise hayvanların özgürce koşup oynayacakları ve beslenecekleri geniş düzlükler yer alıyormuş. Bu ovayı bir gerdan gibi ikiye bölen içerisinde her çeşit tatlı su balığının yaşadığı akarsu her mevsim neşesini kaybetmeden çağlayarak akıyormuş.
Tabiî ki, her göç de olduğu gibi bu göç de zorlu ve çileli geçmiş, ancak sonunda yaşayacakları yere sağ salim gelmişler. Hayvanlar, güzel ve bir o kadar da huzurlu bu yere onları getiren bilge krallarına şükranlarını sunmuşlar. Hayvanların, yeni yurtlarına yerleşme telaşı bir müddet sonra son bulmuş ve hayvanlar normal hayatlarına dönmüşler.
Hayvanlar içerisinde herkesin yardımına koşan, tevazu sahibi, onlarla hemdert olan; gösterişi sevmeyen, alçak gönüllü, ben duygusundan uzak, biz duygusunu benimsemiş, zorda kalanlara yardım için elini değil, gövdesini taşın altına koyabilecek yüce gönle sahip bir kirpi varmış. Göç yolunda da müşkülü olanların yardıma koşmuş. Onun, halini hatırını sormadığı hiçbir hayvan yokmuş. Muhabbeti yüreklere huzur veriyormuş. Herkes tarafından çok seviliyor ve saygı duyuluyormuş.
Bu hayvanlar içerisinde sadece kendi çıkarlarını ön planda tutan, başkalarını dikkate almayan burnu havada, cimri, kibir abidesi bir Tavus kuşu da yaşarmış. Tavus kuşu kendi genişliğinin on katı, kendi uzunluğunun ise iki buçuk katı uzunluğunda renk cümbüşü devasa kanatlarını tamamen açar, etrafındakileri umursamadan ortalıkta gezinir dururmuş. Tam anlamıyla kendi güzelliğine âşıkmış. Kirpi, tavus kuşuyla karşılaştıklarında ona hâlini hatırını sorarmış. Ancak tavus kuşu ondan yüz çevirir ve içinden ‘’Evlat olsa sevilmez.’’ Diye söylenirmiş.
Hayvanlar normal hayatlarına döndüklerinden aralarında çeşitli yarışmalar düzenlemeye karar vermişler. Bu yarışmalardan biri de ‘’güzellik’’ yarışması imiş. Tavus kuşu bu yarışmanın yapılacağını duyunca çok sevinmiş. Sonucu şimdiden belli, bu ormanda benden daha güzeli mi var? Demiş. Bir kez daha güzelliğiyle gurur duymuş. Bu yarışmaya kirpi ile birlikte birçok hayvan katılım sağlamış. Yarışma başlamadan jüri üyeleri yerlerini almış. Açık yeşil çimen üstünde hayvanlar jürilerin önünden birer birer geçerek yarışmayı tamamlamışlar. Herkeste telaşla karışık heyecan varmış. Yarışmaya katılanlar ve de izleyiciler yarışmanın sonucunu merakla bekliyormuş. Jüri üyeleri, yarışmanın sonucunu açıklama şerefini bilge krallarına bırakmışlar. Bilge kral, yarışmada dereceye girenleri ve sonrasındaki sıralamaları açıklamış. Bu yarışmada birinciliği kirpi alırken, yarışmanın sonuncusu da tavus kuşu olmuş.
Kendinden emin bir şekilde birincilik bekleyen tavus kuşu, beklemediği sonuç karşısında öylece kala kalmış kısa süre sonra kendine gelmiş ve yarışmadaki değerlendirme için bilge krala itiraz etmiş.
Bilge kral, tavus kuşuna, ‘’sendeki kibir o kadar ışıltılı ki, sana bakanları kör ediyor. Hiç kimse kibrinden sendeki diğer güzellikleri göremiyor. Kibirli olanların, başka ne kadar vasıfları olursa olsun o vasıfları hep kibrinin gölgesinde kalır. Tevazu ise kişideki bütün kusurları örter. Tabi ki, kibrin de bir meyvesi vardır. O ise, sonunda kişinin yalnız kalmasıdır. Unutma! Kibir edeni Allah alçaltır; alçak gönüllü olanı ise yükseltir. ‘’ Diyerek, ona hayatının dersini vermiş.
Seyit TOK (Gönle Dokunanlar)
TAVUS KUŞU İLE KİRPİ
İnsanlara yakın bir bölgede huzur içinde yaşayan hayvanlar, bir zaman sonra insanoğlundan çok zarar görmeye başlamış. Hayvanlar toplanarak bilge kralları olan aslandan bu duruma çare bulmasını istemişler. Bilge kral, istişare meclisini toplamış. Hararetli tartışmalardan sonra yaşadıkları yerden göç etmeye karar vermişler. Hayvanlar, Bilge kralları aslanın önderliğinde insanlardan uzak, güvenli ve cenneti anımsatan güzellikte bir yere göç edip yerleşmişler.
Bu yere, mor, siyah bulutlar sık sık uğruyor, içini boşaltıyor, huzur buluyor sonra da biraz güneşle oynaşıp, bir sonraki buluşma günü için söz alıyor ve aniden gözden kayboluyormuş. Yağmurdan sonra güneşin hayat öpücüğü ile biraz daha büyüyen ağaçlar, göğe doğru boy salıp, güzelliği ile görenleri büyülüyormuş.
Ormanın iç bölgelerinde ise hayvanların özgürce koşup oynayacakları ve beslenecekleri geniş düzlükler yer alıyormuş. Bu ovayı bir gerdan gibi ikiye bölen içerisinde her çeşit tatlı su balığının yaşadığı akarsu her mevsim neşesini kaybetmeden çağlayarak akıyormuş.
Tabiî ki, her göç de olduğu gibi bu göç de zorlu ve çileli geçmiş, ancak sonunda yaşayacakları yere sağ salim gelmişler. Hayvanlar, güzel ve bir o kadar da huzurlu bu yere onları getiren bilge krallarına şükranlarını sunmuşlar. Hayvanların, yeni yurtlarına yerleşme telaşı bir müddet sonra son bulmuş ve hayvanlar normal hayatlarına dönmüşler.
Hayvanlar içerisinde herkesin yardımına koşan, tevazu sahibi, onlarla hemdert olan; gösterişi sevmeyen, alçak gönüllü, ben duygusundan uzak, biz duygusunu benimsemiş, zorda kalanlara yardım için elini değil, gövdesini taşın altına koyabilecek yüce gönle sahip bir kirpi varmış. Göç yolunda da müşkülü olanların yardıma koşmuş. Onun, halini hatırını sormadığı hiçbir hayvan yokmuş. Muhabbeti yüreklere huzur veriyormuş. Herkes tarafından çok seviliyor ve saygı duyuluyormuş.
Bu hayvanlar içerisinde sadece kendi çıkarlarını ön planda tutan, başkalarını dikkate almayan burnu havada, cimri, kibir abidesi bir Tavus kuşu da yaşarmış. Tavus kuşu kendi genişliğinin on katı, kendi uzunluğunun ise iki buçuk katı uzunluğunda renk cümbüşü devasa kanatlarını tamamen açar, etrafındakileri umursamadan ortalıkta gezinir dururmuş. Tam anlamıyla kendi güzelliğine âşıkmış. Kirpi, tavus kuşuyla karşılaştıklarında ona hâlini hatırını sorarmış. Ancak tavus kuşu ondan yüz çevirir ve içinden ‘’Evlat olsa sevilmez.’’ Diye söylenirmiş.
Hayvanlar normal hayatlarına döndüklerinden aralarında çeşitli yarışmalar düzenlemeye karar vermişler. Bu yarışmalardan biri de ‘’güzellik’’ yarışması imiş. Tavus kuşu bu yarışmanın yapılacağını duyunca çok sevinmiş. Sonucu şimdiden belli, bu ormanda benden daha güzeli mi var? Demiş. Bir kez daha güzelliğiyle gurur duymuş. Bu yarışmaya kirpi ile birlikte birçok hayvan katılım sağlamış. Yarışma başlamadan jüri üyeleri yerlerini almış. Açık yeşil çimen üstünde hayvanlar jürilerin önünden birer birer geçerek yarışmayı tamamlamışlar. Herkeste telaşla karışık heyecan varmış. Yarışmaya katılanlar ve de izleyiciler yarışmanın sonucunu merakla bekliyormuş. Jüri üyeleri, yarışmanın sonucunu açıklama şerefini bilge krallarına bırakmışlar. Bilge kral, yarışmada dereceye girenleri ve sonrasındaki sıralamaları açıklamış. Bu yarışmada birinciliği kirpi alırken, yarışmanın sonuncusu da tavus kuşu olmuş.
Kendinden emin bir şekilde birincilik bekleyen tavus kuşu, beklemediği sonuç karşısında öylece kala kalmış kısa süre sonra kendine gelmiş ve yarışmadaki değerlendirme için bilge krala itiraz etmiş.
Bilge kral, tavus kuşuna, ‘’sendeki kibir o kadar ışıltılı ki, sana bakanları kör ediyor. Hiç kimse kibrinden sendeki diğer güzellikleri göremiyor. Kibirli olanların, başka ne kadar vasıfları olursa olsun o vasıfları hep kibrinin gölgesinde kalır. Tevazu ise kişideki bütün kusurları örter. Tabi ki, kibrin de bir meyvesi vardır. O ise, sonunda kişinin yalnız kalmasıdır. Unutma! Kibir edeni Allah alçaltır; alçak gönüllü olanı ise yükseltir. ‘’ Diyerek, ona hayatının dersini vermiş.
Seyit TOK (Gönle Dokunanlar)
Ekleme
Tarihi: 22 Şubat 2023 - Çarşamba
TAVUS KUŞU İLE KİRPİ
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.