Gümüşhane Ülkü Ocaklarının Geleneksel Çocuk Oyunları Hassasiyeti Değerlendirildi

Gümüşhane Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Gökşen, Ülkü Ocakları tarafından yaz aylarında yapılan Geleneksel Çocuk Oyunları etkinliklerinin suya atılan bir taş olduğunu, etkisinin ise Gümüşhane’nin, Gümüşhanelilerin gösterecekleri hassasiyet ile artabileceğini söyledi.

Gümüşhane Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Gökşen, Ülkü Ocakları tarafından yaz aylarında yapılan Geleneksel Çocuk Oyunları etkinliklerinin suya atılan bir taş olduğunu, etkisinin ise Gümüşhane’nin, Gümüşhanelilerin gösterecekleri hassasiyet ile artabileceğini söyledi. Günümüz sokak ve caddelerinde artık çocuk sesleri yükselmediğine dikkat çeken Prof. Dr. Cengiz Gökşen, sokaklarında çocuk sesi çınlamayan köy, kasaba ve şehirlerin ölü olduğuna vurgu yaparak, “ Böyle yerleşim yerlerinin sokaklarını bir süre sonra başka milletlerin ve başka kültürlerin çocuklarının sesleri ve onların oyunlarının melodileri doldurursa şaşırmamak gerekir” dedi. Çocukların ailenin, toplumun, devletin, milletin geleceği olduğunu dile getiren Prof. Dr. Cengiz Gökşen, “Bu durumdan dolayı hem aileler, hem toplum hem de devlet maddi ve manevi açıdan çocukların üzerine titrer. Aileler, çocuklarına olan sevgilerini ellerinden geldiğince çeşitli şekillerde gösterirken, onları geleceğe hazırlamak için maddi manevi bütün gayretlerini gösterir, bazen canları pahasına olan fedakârlıklardan kaçınmazlar. Devletler, geleceğinin teminatı olan çocuklar için, en çağdaş imkânları sunmaya çalışırlar. Ancak, son yıllarda çocukları geleceğe daha iyi hazırlamak, daha eğitimli, daha donanımlı bireyler olarak yetiştirmek adına, çocukların beslenme, barınma, sevgi, güven gibi temel ihtiyaçlarından biri olan oyundan onları maalesef uzak tutmaktayız. Oysa atalarımızın bu konudaki hükmü ne kadar da keskindir: Oynamayan tay at olmaz” ifadelerini kullandı. “Faaliyetler Farkındalık Oluşturdu” Gümüşhane Ülkü Ocaklarının bu kapsamda faaliyet göstermesinin takdire şayan olduğunu kaydeden Prof. Dr. Cengiz Gökşen, “Oyunların çocuk gelişimi açısından öneminin farkına varan Ülkü Ocaklarımız, bu yaz tatilinde hem ailelerde farkındalık oluşturmak hem de çocukları hiç olmazsa yaz tatilinde biraz olsun sınav kamplarından çıkarmak için geleneksel çocuk oyunları faaliyetleri düzenlediler. Bu oyunlar vasıtasıyla çocuklar bir taraftan eğlenirken diğer taraftan farkında olmadan birçok yönden gelişimlerine katkıda bulundular” değerlendirmesinde bulundu. “Ülkü Ocakları Çocuklara Dokunabilmiştir” Bu tür oyunların zannedildiği gibi çocukların sadece eğlenmelerini sağlayan zaman geçirme etkinlikleri olmadığının altını çizen Prof. Dr. Cengiz Gökşen, “Oyun oynarken çocukların eğlendiği, hoş vakit geçirdikleri, yaptıklarından haz aldıkları tartışmasız bir gerçektir. Aksi takdirde her yaştan insan için oyun bu kadar tatlı olmazdı. Bunların yanında, çocuk oyun oynarken; duyusal, bilişsel, ruhsal, sosyal, fiziksel gibi gelişim alanları yönünden eğitilir ve gelişir” sözleri ile Ülkü ocaklarının çok sıradan bir etkinlikmiş gibi görünen faaliyetinin çocukların hayatına dokunabildiğini anlattı. “Oyun Sahaları Çocukların İlk Laboratuvarlarıdır” Çocukların oyun gruplarına dahil olduklarında sosyalleştiğini, iletişim becerilerinin geliştiğini belirten Prof. Dr. Cengiz Gökşen, “Bu şekilde bir anı, bir mekânı bir duyguyu başkalarıyla paylaşır, bazen bir hayat boyu sürecek dostlukların ilk tohumları atılır. Tekerlemeler ve sayım vesilesiyle, ezberleme, dil ve güzel konuşma becerisi, dinleme yetileri ve özgüveni gelişir. Oyun içinde yürüme, koşma, eğilme, oturma, kalkma gibi eylemlerle beden eğitimi ve fiziksel gelişim sağlanır. Bu bağlamda, oyun sahası insanların dünyadaki ilk laboratuvarı, oyunlar hayata dair ilk deneyleridir. Bir deneyde gözlem, eylem ve tecrübe vardır. Oyun da hayatta böyledir” ifadelerini kullandı.  “Diğer STK’lar da Destek Vermeli” Çocuk oyunlarının bütün bu katkılarını düşünüldüğünde Gümüşhane Ülkü Ocaklarının geleneksel çocuk oyunları konusunda oluşturdukları farkındalığın takdire şayan olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cengiz Gökşen, bu tür etkinliklerin daha sık ve diğer sivil toplum kuruluşlarınca da yapılmasını ve desteklenmesini temenni etti.