Komadan Çıkış Öze Dönüş.
Komadan Çıkış Öze Dönüş.
Dünya tarihindeki en kanli bölge aranırsa orası Avrupa'dır.
Dünya tarihindeki en kanli bölge aranırsa orası Avrupa'dır.
iki asırdır sanki bir komadayız. Kendimizden haberimiz yok.Basimizda top atılsa uyanamıyoruz. Ne zamanımızı ne mekanımızı ne de başımıza gelenleri biliyoruz.Ne tarihimizi ne coğrafyamızı ne de geleneğimizi biliyoruz. Üstelik merak bile etmiyoruz. Öğrenmiyoruz çünkü önem ve değer de vermiyoruz. Kendimizden gafiliz. Kendimiz olamıyoruz.
Farkında değiliz!
Ülke olarak Balkanlardan Orta Asya ya kadar uzanan tarihi havzamız konusunda bilgili değiliz. İsrail'in Filistin'i yok etmesi karşısındaki durumumuz bu gafletin en dip noktasıdır. İngitere ve sonrasinda Abd'nin, Fiistini israile peşkeş çekmesi sürecinde olanlar bizim tarihimizin de bir parçasıdır. Bölgemize Orta Doğu ismini bile biz vermedik, ingilizler 1916da "Middle East"dediler, onun tercümesini kullanıyoruz. Kime göre doğu, kime göre orta? Elbette ingiltere ye göre.Ama biz hala kendi mahallemizi onlarin verdiği isimle anmaya devam ediyoruz. Osmanlıyı yıkıp geniş bir coğrafyayı pay eden ingiliz ve Fransız ittifakı burada sömürge devletler kurdular. Onların isimlerini sınırlarını, rejimlerini, ideolojilerini, hatta bayraklarını dahi kendileri belirlediler. Mesela bugün Arap ülkelerinin çoğunun bayraklarının ana şeklini bir ingiliz istihbarat yüzbaşısı olan Mark Sykes 1916'da tasarladı.
Hepsinde onun seçtiği kirmizi, yesil, beyaz, siyah renkler var. Bu devletlerin başına ister kral, ister diktatör,kim gelirse gelsin mutlaka ingilizlere, Fransizlara, Amerikalılara ve israile göbekten bağlı.
"Orta Doğu”bizde "kan ve gözyaşı" ile anılan bir yer.Halbuki bu bölge dünya tarihinde en uzun süre savaşsiz yasayan bölgelerden birisi. Elbette Osmanli sayesinde. Dünya tarihindeki en kanli bölge aranirsa orası Avrupa'dir. Avrupalılarin tarihi birbirlerini ve dünyanın dört bir yanindaki toplumları katletmekle
geçmistir. Reform dönemindeki
katliamlardan tutun on yıl, otuz yıl, elli yıl,yüz yıl savaşlarına kadar…
Bütün dünyayi sömürgecilik uğruna
işgal etmelerine ve son asirda yüz milyonlarca insanı katlettikleri iki
“dünya”savaşına kadar…
İçine daldığımız bu komanın bir sonucu olarak kendimizi
unuttuğumuz gibi kendi
mahallemizle de pek bir alakamiz yok. Yakın zamana kadar devlet
hizmetinde bölge dillerinden birini veya birkaçını bilen pek kimse
yoktu. Hala bölge uzmanlarmızın
sayısı iki elin parmağını geçmez. Oysa çevremizde olan her olayın bizimle doğrudan ilgisi var.Bugün
bölgemizdeki her ülke aslinda bizden bir parçadır. Ama sanki
aramızda duvarlar varmis gibi yaşıyoruz. Komşularımızla ortak
yönlerimizi, mesela bir yemeği, bir adeti veya bir kıyafeti görünce şaşırıp kalıyoruz.Sanki biz veya
onlar Mars'tan gelmiş gibi.
Komadan çıkış belirtileri.
Çok şükür son zamanlarda komadan çıkış belirtileri görünüyor. Tarihimizi, coğrafyamızı daha çok merak ediyoruz.Gerek sınırlarımız içindeki, gerekse dışındaki yıkılmaya terk edilmiş tarhi eserlerimizi ihya
ediyoruz.Belli sektörlerde atılım yapıyoruz. Fakat bu, komanın artık geride kaldığı anlamına gelmiyor. Bölgemizde hala önce ingiliz ve
Fransız, ardından Amerika'nın kurduğu düzende yaşıyoruz.
Dikkat edin yaygın olarak kullandığımız haritalarda dünyanin merkezi ingiltere. Kullandığımız saatlerde referans noktası Londra. Yani hâlâ ingilizin dünyasında yaşıyoruz.
Komadan cikis yolları.
Bugün hepimiz Flistin mezalimine karşı her şekilde tepkimizi göstermeliyiz. Ama tepkiselliği etkiselliğe çevirmeden onlarn özgürleşmesi mümkün değil. Hâlâ anlamyoruz. İstanbul düzelmedikçe Kudüs ve Filistin kurtulamaz. Hicaz, Doğu Türkistan, Myanmar kurtulamaz. Bu iş slogan atma işi değil. Lafla, sloganla iş olmaz. Aksine bunlar iş
yapmayanların dolgu malzemesidir.
Peki, biz bu komadan nasil çıkacağız? Öncelikle Batıya
karşı duyduğumuz şu asağılık kompleksini bırakacağız.Dinimizi,
değerlerimizi, tarihimizi iyi öğreneceğiz. Geçmişimize ve
günümüze Allah ve Resulü'nün (s a.v) ölçüleriyle bakmayı düstur edineceğiz.
Geçmişimizi aşırı övme veya yerme kötülüğünden kurtulacağız. Kendi dinimizi, tarihimizi, değerlerimizi batılılardan öğrenme şaşkınlığına bir son vereceğiz.
Edilgen değil etken, kuyruk değil baş olmaya gayret edeceğiz. Evet, belki her birimiz tek başımıza büyük işler yapamayız. Ama büyük işlerin hepsi her birimizden başlar. O halde önce kendimizi, çocuklarımızı, ailemizi, çevremizi adam etmeye odaklanacağız. Ciddi ve gerçekçi olacağız. Kendi işimizi en iyi yapmaya çabalayacağım. Laf yerine iş üreteceğiz. Boş laflardan, boş kişilerden ve boş işlerden kaçacağız. Gençliğimize sahip çıkacağız. Gençlik uyuşturucu ve kumar batağında. Bizler meşin yuvarlağın peşinde... Slogan, goygoy, komplo teorileri, ezberden alıntılar iş değildir. Önümüzde ve elimizde hangi iş varsa o büyük iştir.Bu disiplini benimseyeceğiz.
Daima Cenab-ı Allah için çabalayacağız, öğreneceğiz. Bilgili olacağız ama bilgide kalmayacağız.
Bildiğimizin gereğini yapmaya devam
devam edeceğiz. Bilgiye ve bilene saygı göstereceğiz. En önemlisi ise ahlaklı olacağız. Kişiliğimizi
Allah Resulü'nün(s.a v), ashab-ı kiramın (ranhum)ve büyüklerin
ahlakını örnek alarak inşa edeceğiz. Birilerinin adamı olmayacağız
kendimiz adam olacağız. Hepimiz bu düsturu benimsersek bilincimiz
açılacak, kalbimiz ve aklımız komadan çıkacaktır. O zaman bir iki nesil içinde insanlığın muhtaç olduğu yeni nefesi bütün dünyaya yaymaya başlayacağız; Yüce Allah'ın takdiri ve inayetiyle.
Türkiye Gençlik Vakfı
Gümüşhane İl Temsilcisi
İsrafil NAS
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.