YARIN Kİ GECEYE DİKKAT

KELKİT 25.03.2025 - 03:08, Güncelleme: 25.03.2025 - 03:09
 

YARIN Kİ GECEYE DİKKAT

Türkiye maalesef yine zor ve sancılı bir süreçten geçiyor.
Türkiye maalesef yine zor ve sancılı bir süreçten geçiyor. Toplumsal fay hatlarımız her geçen gün biraz daha zarar görüyor, birlik ve beraberliğimiz sarsılıyor. Adalet duygusunun zedelendiği, güvensizliğin arttığı böyle dönemlerde, Hz. Ali’nin şu sözü daha da anlam kazanıyor: “Devletin dini adalettir.” Ancak ne yazık ki, bu söz herkes tarafından farklı yorumlanıyor ve adalet kavramı giderek daha fazla tartışmalı hale geliyor. Bu noktada, bir gerçeğin altını çizmek gerekiyor: Atatürk ve Cumhuriyet değerlerine sıkı sıkıya sarılmadan, bu coğrafyada ilerlemek ve güçlü bir gelecek inşa etmek neredeyse imkânsız. Bu girişten sonra, asıl değinmek istediğim konuya gelmek istiyorum… Ekonomik sıkıntılar, toplumsal gerginlikler ve belirsizlikler, üzerimize ağır bir yük gibi çökmüş durumda. Ancak bizler, tarih boyunca her zorluk karşısında umut etmeyi bilen bir millet olduk. İşte bu yüzden, yarın akşam idrak edeceğimiz Kadir Gecesi, yalnızca manevi bir arınma değil, aynı zamanda karanlık günlerimize ışık olacak duaların yükseldiği bir gece olsun. Rabbimizden en büyük niyazımız, bu mübarek gecenin, içinde bulunduğumuz sıkıntıları ferahlığa, endişeleri huzura çevirmesidir. Bir Ramazan ayı daha yavaş yavaş hayatımızdan süzülüp gidiyor. Daha dün “Hoş geldin ya şehr-i Ramazan” diyerek kollarımızı açtığımız bu mübarek ayı, bugün hüzünle uğurlamaya hazırlanıyoruz. Ramazan, bereketiyle, huzuruyla, sahur ve iftar sofralarında buluşturduğu dostluklarla kalbimize bir bahar gibi gelmişti. Şimdi ise vedaya hazırlanıyor… Ancak gitmeden önce bizlere son bir armağan bırakıyor: Kadir Gecesi. Kadir Gecesi, gecelerin en hayırlısı, duaların göğe yükseldiği, af kapılarının ardına kadar açıldığı, Rabbimizin sonsuz merhametiyle bizleri kucakladığı bir zaman dilimi… 14 asır önce Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı bu kutlu gece, insanlığa gönderilen en büyük rehberin müjdelendiği gece. Yüce kitabımızın ifadesiyle "Bin aydan daha hayırlı" olan bu gecede, edilen dualar geri çevrilmez, tövbeler kabul edilir, kalpler arınır. Fakat bu yıl Ramazan, önceki yıllardan biraz farklıydı. Ekonomik zorluklar, geçim sıkıntıları, artan hayat pahalılığı sofralarımıza da yansıdı. Geçmiş yıllarda dostların, akrabaların bir araya gelip kurduğu iftar sofraları bu yıl eskisi kadar kurulamadı. Paylaşmanın bereketi, sofraların coşkusuyla değil, belki de bir tas çorbanın sıcaklığında hissedildi. Ama unutulmamalıdır ki, Ramazan sofraları yalnızca çeşit çeşit yemeklerle değil, gönülden paylaşılan bir lokmayla da bereketlenir. Ramazan, bize sabrı, şükrü ve paylaşmayı öğreten bir mektep. Bu mektebin son dersini alırken elimizde kalan en kıymetli sermaye, Kadir Gecesi’ni hakkıyla değerlendirebilmek olmalı. Çünkü bu gece, tövbenin kabul edildiği, duaların karşılıksız bırakılmadığı, insanın yeniden arınma fırsatı bulduğu müstesna bir gece. Ve belki de hepimiz için yeni bir başlangıç… Bu gece aslında sadece bir ibadet gecesi değil; aynı zamanda insanın kendisini bulma, varoluşunu sorgulama ve manevi yükselişe geçme fırsatıdır. Zira Rabbimiz, bu gecede gönderdiği Kur’an-ı Kerim ile insanlığı muhatap almış, son ve mükemmel din olan İslam ile insanlığı şereflendirmiştir. Kadir kelimesi, izzet, şeref, değer ve itibar demektir. İnsan, bu lütfun kıymetini bildiği ve varoluş gayesini gerçekleştirdiği oranda kadrini yüceltecektir. İnsan olarak Allah katında değer kazanmamızın yolu, insanlık olarak birbirimizin kıymetini bilmekten geçmektedir. Bugün hepimizin kendimize sorması gereken sorular var: Birbirimizin değerini biliyor muyuz? Kardeşliğin, dostluğun, akrabalığın kıymetini ne kadar önemsiyoruz? Teknolojinin, sosyal medyanın, bireyselleşen hayat tarzlarının bizi birbirimizden kopardığının farkında mıyız? Günümüzde hak, hukuk, adalet, ahlak, erdem ve fazilet gibi kavramlar ne yazık ki giderek zayıflıyor. Kadir Gecesi'ni ihya etmek, sadece o geceyi ibadetle geçirmek değil; Kur’an’ın bize sunduğu ilkeleri hayatımıza taşımakla mümkündür. Nasıl ki Kadir Gecesi, Kur’an ile değer bulmuşsa, insan da Kur’an’a bende olmakla yücelir. Kadir Gecesi yukarıda da belirttiğimiz gibi "bin aydan daha hayırlıdır" diyen kâinatın sahibi, bizlere adeta bir ömürlük fırsat sunuyor. Bu gece, hayat muhasebesi yapmamız, ömürlerimizi nasıl ve ne uğurda harcadığımızı sorgulamamız için bir vesile. Cenab-ı Hakk’ın eşsiz rahmet kapısını araladığı bu gece, sadece tövbe etmek için değil, aynı zamanda kaybettiklerimizi yeniden kazanmak için de bir fırsattır. Ailemizin, dostlarımızın, mümin kardeşlerimizin ve tüm insanlığın kıymetini bilerek, bu geceyi dua ve ibadetle ihya edelim. Unutmayalım ki "Her geleni Hızır, her geceyi Kadir bil!" şuuruyla yaşadığımız müddetçe, her anımız bereketlenecek ve Kadir Gecesi'nden hakkıyla istifade edebileceğiz. Hz. Aişe (r.a.), Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.), "Kadir Gecesi'ne ulaşırsam Rabbime nasıl dua edeyim?" diye sorduğunda, Sevgili Peygamberimiz şu duayı öğretmiştir: "Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affeyle!" Bu gece, tövbelerimizle, dualarımızla, iyiliklerimizle, samimi yakarışlarımızla Allah’ın affına nail olmak için bir fırsat gecesi. Haydi, gönlümüzü arındıralım, dualarımızla kardeşliğimizi pekiştirelim, birbirimize dua edelim. Kadir Gecemiz mübarek olsun
Türkiye maalesef yine zor ve sancılı bir süreçten geçiyor.

Türkiye maalesef yine zor ve sancılı bir süreçten geçiyor. Toplumsal fay hatlarımız her geçen gün biraz daha zarar görüyor, birlik ve beraberliğimiz sarsılıyor. Adalet duygusunun zedelendiği, güvensizliğin arttığı böyle dönemlerde, Hz. Ali’nin şu sözü daha da anlam kazanıyor: “Devletin dini adalettir.” Ancak ne yazık ki, bu söz herkes tarafından farklı yorumlanıyor ve adalet kavramı giderek daha fazla tartışmalı hale geliyor.

Bu noktada, bir gerçeğin altını çizmek gerekiyor: Atatürk ve Cumhuriyet değerlerine sıkı sıkıya sarılmadan, bu coğrafyada ilerlemek ve güçlü bir gelecek inşa etmek neredeyse imkânsız.

Bu girişten sonra, asıl değinmek istediğim konuya gelmek istiyorum…

Ekonomik sıkıntılar, toplumsal gerginlikler ve belirsizlikler, üzerimize ağır bir yük gibi çökmüş durumda. Ancak bizler, tarih boyunca her zorluk karşısında umut etmeyi bilen bir millet olduk.

İşte bu yüzden, yarın akşam idrak edeceğimiz Kadir Gecesi, yalnızca manevi bir arınma değil, aynı zamanda karanlık günlerimize ışık olacak duaların yükseldiği bir gece olsun. Rabbimizden en büyük niyazımız, bu mübarek gecenin, içinde bulunduğumuz sıkıntıları ferahlığa, endişeleri huzura çevirmesidir.

Bir Ramazan ayı daha yavaş yavaş hayatımızdan süzülüp gidiyor. Daha dün “Hoş geldin ya şehr-i Ramazan” diyerek kollarımızı açtığımız bu mübarek ayı, bugün hüzünle uğurlamaya hazırlanıyoruz.

Ramazan, bereketiyle, huzuruyla, sahur ve iftar sofralarında buluşturduğu dostluklarla kalbimize bir bahar gibi gelmişti. Şimdi ise vedaya hazırlanıyor… Ancak gitmeden önce bizlere son bir armağan bırakıyor: Kadir Gecesi.

Kadir Gecesi, gecelerin en hayırlısı, duaların göğe yükseldiği, af kapılarının ardına kadar açıldığı, Rabbimizin sonsuz merhametiyle bizleri kucakladığı bir zaman dilimi…

14 asır önce Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı bu kutlu gece, insanlığa gönderilen en büyük rehberin müjdelendiği gece. Yüce kitabımızın ifadesiyle "Bin aydan daha hayırlı" olan bu gecede, edilen dualar geri çevrilmez, tövbeler kabul edilir, kalpler arınır.

Fakat bu yıl Ramazan, önceki yıllardan biraz farklıydı. Ekonomik zorluklar, geçim sıkıntıları, artan hayat pahalılığı sofralarımıza da yansıdı. Geçmiş yıllarda dostların, akrabaların bir araya gelip kurduğu iftar sofraları bu yıl eskisi kadar kurulamadı.

Paylaşmanın bereketi, sofraların coşkusuyla değil, belki de bir tas çorbanın sıcaklığında hissedildi. Ama unutulmamalıdır ki, Ramazan sofraları yalnızca çeşit çeşit yemeklerle değil, gönülden paylaşılan bir lokmayla da bereketlenir.

Ramazan, bize sabrı, şükrü ve paylaşmayı öğreten bir mektep. Bu mektebin son dersini alırken elimizde kalan en kıymetli sermaye, Kadir Gecesi’ni hakkıyla değerlendirebilmek olmalı. Çünkü bu gece, tövbenin kabul edildiği, duaların karşılıksız bırakılmadığı, insanın yeniden arınma fırsatı bulduğu müstesna bir gece. Ve belki de hepimiz için yeni bir başlangıç…

Bu gece aslında sadece bir ibadet gecesi değil; aynı zamanda insanın kendisini bulma, varoluşunu sorgulama ve manevi yükselişe geçme fırsatıdır. Zira Rabbimiz, bu gecede gönderdiği Kur’an-ı Kerim ile insanlığı muhatap almış, son ve mükemmel din olan İslam ile insanlığı şereflendirmiştir.

Kadir kelimesi, izzet, şeref, değer ve itibar demektir. İnsan, bu lütfun kıymetini bildiği ve varoluş gayesini gerçekleştirdiği oranda kadrini yüceltecektir. İnsan olarak Allah katında değer kazanmamızın yolu, insanlık olarak birbirimizin kıymetini bilmekten geçmektedir.

Bugün hepimizin kendimize sorması gereken sorular var: Birbirimizin değerini biliyor muyuz? Kardeşliğin, dostluğun, akrabalığın kıymetini ne kadar önemsiyoruz? Teknolojinin, sosyal medyanın, bireyselleşen hayat tarzlarının bizi birbirimizden kopardığının farkında mıyız?

Günümüzde hak, hukuk, adalet, ahlak, erdem ve fazilet gibi kavramlar ne yazık ki giderek zayıflıyor. Kadir Gecesi'ni ihya etmek, sadece o geceyi ibadetle geçirmek değil; Kur’an’ın bize sunduğu ilkeleri hayatımıza taşımakla mümkündür. Nasıl ki Kadir Gecesi, Kur’an ile değer bulmuşsa, insan da Kur’an’a bende olmakla yücelir.

Kadir Gecesi yukarıda da belirttiğimiz gibi "bin aydan daha hayırlıdır" diyen kâinatın sahibi, bizlere adeta bir ömürlük fırsat sunuyor. Bu gece, hayat muhasebesi yapmamız, ömürlerimizi nasıl ve ne uğurda harcadığımızı sorgulamamız için bir vesile.

Cenab-ı Hakk’ın eşsiz rahmet kapısını araladığı bu gece, sadece tövbe etmek için değil, aynı zamanda kaybettiklerimizi yeniden kazanmak için de bir fırsattır. Ailemizin, dostlarımızın, mümin kardeşlerimizin ve tüm insanlığın kıymetini bilerek, bu geceyi dua ve ibadetle ihya edelim.

Unutmayalım ki "Her geleni Hızır, her geceyi Kadir bil!" şuuruyla yaşadığımız müddetçe, her anımız bereketlenecek ve Kadir Gecesi'nden hakkıyla istifade edebileceğiz.

Hz. Aişe (r.a.), Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.), "Kadir Gecesi'ne ulaşırsam Rabbime nasıl dua edeyim?" diye sorduğunda, Sevgili Peygamberimiz şu duayı öğretmiştir:

"Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affeyle!"

Bu gece, tövbelerimizle, dualarımızla, iyiliklerimizle, samimi yakarışlarımızla Allah’ın affına nail olmak için bir fırsat gecesi. Haydi, gönlümüzü arındıralım, dualarımızla kardeşliğimizi pekiştirelim, birbirimize dua edelim.

Kadir Gecemiz mübarek olsun

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gumushaneekspres.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.