Kelkit’te Kış: Beyazın Sonsuz Şiiri

KELKİT 22.03.2025 - 00:39, Güncelleme: 22.03.2025 - 00:40
 

Kelkit’te Kış: Beyazın Sonsuz Şiiri

Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır derler. Ama Kelkit’te kış, marttan çok önce kapıyı çalar ve uzun süre gitmeye de pek niyetli olmaz.
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır derler. Ama Kelkit’te kış, marttan çok önce kapıyı çalar ve uzun süre gitmeye de pek niyetli olmaz. İlk kar taneleri gökyüzünden usulca süzülmeye başladığında, tüm vadiye tatlı bir sessizlik çöker. Geceler uzar, ay ışığı karın üstünde yankılanır, Köylerinde sobaların içli çıtırtıları evlerin sıcağında yankılanır. Kimi zaman ayaz öyle keskin olur ki, insan nefes aldığında ciğerlerine dolan hava bile kışın sertliğini anlatır. Ama bu uzun kışın içinde bir masal gizlidir. Çocukların avuçlarında eriyen ilk kar taneleri, yaşlıların soba başında anlattığı eski Kelkit hikâyeleri, ocakta kaynayan çayın tüten dumanı… Hepsi bir bütün olur, beyazın içinde saklı bir sıcaklık yaratır. Kış, Kelkit’te bir mevsimden çok daha fazlasıdır; sabrın, bekleyişin ve doğanın büyük uykusunun adı gibidir. Uzayan gecelerin ardından gelen baharın müjdesi, ancak bu uzun bekleyişin sonunda anlam kazanır. Ve gün gelir, dağlardaki kar yavaş yavaş erimeye başlar, dereler özgürlüğüne kavuşur, toprak yeşilin ilk filizleriyle nefes alır. Ama Kelkit’in kışı, her zaman hatıralarda kalır. Sobanın başında geçen uzun geceler, camın buğusuna yazılan isimler, beyaz örtünün altında uyuyan vadi… Ve bir gün, yeniden ilk kar düştüğünde, hepimiz biliriz ki Kelkit’te kış, bir vedadan çok, yeni bir şiirin başlangıcıdır.
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır derler. Ama Kelkit’te kış, marttan çok önce kapıyı çalar ve uzun süre gitmeye de pek niyetli olmaz.
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır derler. Ama Kelkit’te kış, marttan çok önce kapıyı çalar ve uzun süre gitmeye de pek niyetli olmaz. İlk kar taneleri gökyüzünden usulca süzülmeye başladığında, tüm vadiye tatlı bir sessizlik çöker. Geceler uzar, ay ışığı karın üstünde yankılanır, Köylerinde sobaların içli çıtırtıları evlerin sıcağında yankılanır.
Kimi zaman ayaz öyle keskin olur ki, insan nefes aldığında ciğerlerine dolan hava bile kışın sertliğini anlatır. Ama bu uzun kışın içinde bir masal gizlidir. Çocukların avuçlarında eriyen ilk kar taneleri, yaşlıların soba başında anlattığı eski Kelkit hikâyeleri, ocakta kaynayan çayın tüten dumanı… Hepsi bir bütün olur, beyazın içinde saklı bir sıcaklık yaratır.
Kış, Kelkit’te bir mevsimden çok daha fazlasıdır; sabrın, bekleyişin ve doğanın büyük uykusunun adı gibidir. Uzayan gecelerin ardından gelen baharın müjdesi, ancak bu uzun bekleyişin sonunda anlam kazanır. Ve gün gelir, dağlardaki kar yavaş yavaş erimeye başlar, dereler özgürlüğüne kavuşur, toprak yeşilin ilk filizleriyle nefes alır.
Ama Kelkit’in kışı, her zaman hatıralarda kalır. Sobanın başında geçen uzun geceler, camın buğusuna yazılan isimler, beyaz örtünün altında uyuyan vadi… Ve bir gün, yeniden ilk kar düştüğünde, hepimiz biliriz ki Kelkit’te kış, bir vedadan çok, yeni bir şiirin başlangıcıdır.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gumushaneekspres.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.